BİLAL BABAMIN MEVLİD VAAZI

Bilal Babam‘ın kendi teybine kendi sesinden verdiği mevlid okutma hakkında ki vaazıdır. Bu vaazı kitaptan teyb bantına söyledi. Bu kitap Allame Şihabüd-Din Ahmed bin Hacer el-Heytemi eş-Şafi (m/ö.1566) Rahmetullahi aleyh’in:en-Ni’metil-Kübra Alel Alem Fi Mevlid’i Seyyid-i Veled-i Âdem, adlı kitabının 5 ile 7. Sayfaları arasında geçen: Mevlid’in Nebi” (Sallallahu aleyhi vesellem)[1] bölümüdür. Arapça aslıyla birlikte tercüme ederek aynen alıyoruz. Mevlid kelimesi arapça olan bir sözdür. İlk defa Türkler yazsa Türkçe olması lazımdı.

Şimdi size Mevlid-i Şerif hakkında söyleyeceğiz İnşallahu Teala.

فَصْلٌ ف۪ى بَيَانِ فَضْلِ مَوْلِدِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

“Bu fasıl Peygamberimiz Muhammed Mustafa (Sallal-lahu aleyhivesellem)’in Mevlid’in Nebi’sini beyan eder.”

قَالَ اَبُو بَكْرٍ اَلصِّدّ۪يقُ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ: مَنْ اَنْفَقَ دِرْهَمًا عَلٰى قِرَاءَةِ مَوْلِدِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ رَف۪يقِى فِى الْجَنَّةِ.

Ebu Bekir es-Sıddik (Radiyallahu anhu) buyuruyor ki: “Her kim Mevlid’i Şerifi okutmak için bir dirhem harcarsa cennette benim yoldaşım olur.”

وَقَالَ عُمَرُ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ: مَنْ عَظَّمَ مَوْلِدَ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَدْ أَحْيَا الْلإِسْلَامَ.

Hz. Ömer Radiyallahu anhu buyuruyor ki: “Her kim Muhammed (Sallallahu aleyhi vesellem)’in Mevlid’i şerif’i-ni yücelterek, hürmetle tazim ederse o kimse islamı ihya eder. Yani islamı diriltir.”

وَقَالَ عُثْمَانُ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ: مَنْ اَنْفَقَ دِرْهَمًا عَلٰى قِرَاءَةِ مَوْلِدِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَكَأَنَّمَا شَهِدَ غَزْوَةَ بَدْرٍ وَحُنَيْنٍ.

Hz. Osman Radiyallahu anhu buyuruyor ki: “Her kim Mevlid’i Şerif’i okutmak için bir dirhem bir şey harcasa sanki Bedir gazasında ve Huneyn kazasında Peygam-berimiz Sallallahu aleyhi ve sellem’le beraber bulunmuş gibidir.

وَقَالَ عَلِىٌّ كَرَّمَ اللّٰهُ وَجْهَهُ: مَنْ عَظَّمَ مَوْلِدَ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَكَانَ سَبَبًا لِقِرَاءَتِه۪ لَا يَخْرُجُ مِنَ الدُّنْيَا اِلَّا بِالْإ۪يمَانِ وَيَدْخُلُ الْجَنَّةَ بِغَيْرِ حِسَابٍ.

Hz. Ali (Kerremallahu veche) buyuruyor ki: “Her kim Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem)’in Mevlid’i Şerif’ ini hürmetle, tazimle okunulmasına sebep olsa o kimse dünyadan iman ile çıkar ve hesap görmeden cennete girer.”

وَقَالَ الْحَسَنُ الْبَصْرِىُّ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ: وَدِدْتُ لَوْ كَانَ ل۪ى مِثْلُ جَبَلِ أُحُدٍ ذَهَبًا فَأَنْفَقْتُهُ عَلٰى قِرَاءَةِ مَوْلِدِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.

Hz. Hasan’il Basri Radiyallahu anhu buyurmuştur ki: “Ben isterim ki, Uhud dağı kadar altınım olsa, onu Mu-hammed (Sallallahu aleyhi vesellem) için Mevlid’i Şerif okutmaya sarfetsem.

وَقَالَ جُنَيْدٌ اَلْبَغْدَادِىُّ قَدَّسَ اللّٰهُ سِرَّهُ: مَنْ حَضَرَ مَوْلِدَ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَعَظَّمَ قَدْرَهُ فَقَدْ فَازَ بِالْإ۪يمَانِ.

Hz. Cüneydi Bağdadi (ö. h-298/m-910) (Gaddesallahu sırrahu) hazretleri buyuruyor ki: “Her kim Mevlid’i Nebi (Sallallahu aleyhi vesellem) de hazır bulunsa (yani Mevlid’i Şerif okunurken hazır bulunsa), hürmetle, tazimle, büyük-lüğünü takdir ederek otursa, dinlese o kimse imanını kurtarır.”

وَقَالَ مَعْرُوفٌ اَلْكَرْهِىُّ قَدَّسَ اللّٰهُ سِرَّهُ: مَنْ هَيَّأَ طَعَامًا لِأَجْلِ قِرَاءَةِ مَوْلِدِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَجَمَعَ اِخْوَانًا وَأَوْقَدَ سِرَاجًا وَلَبِسَ جَد۪يدًا وَتَبَخَّرَ وَتَعَطَّرَ تَعْظ۪يمًا بِمَوْلِدِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حَشَرَهُ اللّٰهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَعَ الْفِرْقَةِ الْأُولٰى مِنَ النَّبِيّ۪ينَ وَكَانَ ف۪ى اَعْلٰى عِلِّيّ۪ينَ.

Hz. Ma’ruf-ul Kerhi(ö. h-200/m-816) (Gaddesallahu sır-rahu) buyurmuştur ki: “Her kim Mevlid’i Nebiyi okutmak için yemekler hazır etse ve ihvanları çağırıp toplasa, ışıklar yaksa yeni elbiselerini giyse ve süslense güzel kokular saçsa, hürmetle, tazimle okutsa Allah’u Teala o kimseyi kıyamet gününde evvelki peygamberlerin fırkası ile beraber haşreder. Onlar Âla’yı illiyindedir.” Yani Peygam-berler en evvel fırka olarak o yola giderler. Onun için o kim-se Peygamberler fırkası ile beraber olur.

Ben Muhammed Bilal Nadir. Bu sahifeyi boş buldum, gördüğümü söyleyeceğim:

- Giresun’a gittiğimde orada bir adam vardı. Bu adam öldü. Bunun iki ailesi vardı. Bu adamın aileleri yanıma gelerek bu adam ölmeden evvel bize dedi ki dediler:

- Evi güzelce yıkayınız, bana temiz elbiseler giydiriniz, temiz gül yağı kokuları serpiniz, benim yanıma Peygam-berler, Evliyalar geldiler. Yarın kuşluk vakti filan saatte öleceğim, erkenden suyumu kızdırın, durmayın gidin, şimdi yine Peygamberler gelecekler, siz benim odama gelmeyin, kefenimi alın, bunlar şimdiden hazır olsun, dedi.

- Bizde, hazırladık. Kendisi sağ iken eve girdik. Öyle olmuş ki evin içi koku dolmuş. Kapının aralığından içeriye baktık. Safi yeşil nur’dan başka bir şey görmedik. Evin içi görünmüyor, sadece bir yeşil nur görünüyor, evin eşyası dahi görünmüyordu. O güzel koku başımıza vurdu, bizi sarhoş gibi etti. Bize içeriden çağırdı:

  • Orada durmayın gidin. Biz odamıza döndük. Az sonra bizi tekrar çağırdı ve dedi ki:
  • İşte şimdi gidiyorum, vakit geldi dedi. Şehadet getir-di, hemen teslim oldu. Biz buna şaştık nedir bu? Rahmani midir? Şeytani midir? dediler. Ben dedim ki:
  • Kocanız ne işle meşgul idi? Onun işi gücü ne idi? deyince dediler ki:
  • O Mevlid okutmaya çok heveslenirdi. Kim mevlid okutursa, onun hizmetini yapar, her şeyini her muamelesini o görürdü. Mevlid’lerde hizmet ederdi, dediler.

Hakikaten ben de gördüm. Her kim Mevlid okutacak olsa onu bulurdu. Ona para verir, o her şeyini alır, her hizmetini yapar, ayakta durur ve hizmet ederdi. İşte bundan dolayı cümle peygamber üzerine Mevlid’de dualar okunduğu için peygamberler bunun ziyaretine gelmişler, siz bunun için merak etmeyin, dedim.

وَقَالَ وَح۪يدُ عَصْرِه۪ وَفَر۪يدُ دَهْرِه۪ اَلْإِمَامُ فَخْرُ الدّ۪ينِ الرَّاز۪ى: مَا مِنْ شَخْصٍ قَرَأَ مَوْلِدَ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلٰى مِلْحٍ أَوْ بِرٍّ أَوْ شَيْئٍ آخَرَ مِنَ مَأْكُولَاتٍ اِلَّا ظَهَرَتْ فِيهِ الْبَرَكَةُ وَفِى كُلِّ شَيءٍ وَصَلَ اِلَيْهِ مِنْ ذَلِكَ الْمَأْكُولِ فَاِنَّهُ يَضْطَرِبُ وَلَا يَسْتَقِرُّ حَتَّى يَغْفِرَ اللّٰهُ لِآكِلِهِ. وَاِنْ قُرِأَ مَوْلِدُ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى مَاءٍ فَمَنْ شَرِبَ مِنْ ذَلِكَ الْمَاءِ دَخَلَ قَلْبَهُ أَلْفُ نُورٍ وَرَحْمَةٍ. وَخَرَجَ مِنْهُ أَلْفُ غِلٍّ وَعِلَّةٍ وَلَا يَمُوتُ ذَلِكَ الْقَلْبُ يَوْمَ تَمُوتُ الْقُلُوبُ. وَمَنْ قَرَأَ مَوْلِدَ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى دَرَاهِمَ مَسْكُوكَةٍ فِضَّةٍ كَانَتْ أَوْ ذَهَبًا وَخَلَطَ تِلْكَ الدَّرَاهِمَ بِغَيْرِهَا وَقَعَتْ فِيهَا الْبَرَكَةُ وَلَا يَفْتَقِرُ صَاحِبُهَا وَلَا تَفْرُغُ يَدُهُ بِبَرَكَةِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.

Kendi asrında bir tek olan İmam-ı Fahrettin-i Razi (ö. h-606/m-1209) hazretleri buyuruyor ki: “Bir kimse Mevlid’i Nebi (Sallallahu aleyhi vesellem)’i tuz’a, veyahut başka bir yenecek şeye okusa, onu başka yeneceklerin içine katsa o yenecekler de bereket zahir olur. Her ne şeylere ki bu katılırsa hiç sıkıntı ve zahmet olmaz. Allah’u Teala onlardan yiyenleri aff-ı ve mağfiret eder. Mevlid’i Şerifi suya okuyup içenlerin kalblerine bin nur ve bin rahmet girer ve bin de kötü şeyler de kalbinden çıkar. Kalblerin öldüğü günde o adamın kalbi ölmez. Her kim Mevlid’i Şerif’i sikkeli bir para (zamanının bastırılmış geçerli parası) üzerine okusa, başka paralara katsa, ya altın, ya gümüş ona bereket olur. Sahibi, fakir olmaz. Peygamberimiz (Sallal-lahu aleyhi vesellem)’in bereketi hiç kesilmez.”

وَقَالَ الْإِمَامُ أَلشَّافِعِىُّ رَحِمَهُ اللّٰهُ: مَنْ جَمَعَ لِمَوْلِدِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اِخْوَانًا وَهَيَّأَ طَعَامًا وَأَخْلٰى مَكَانًا وَعَمِلَ اِحْسَانًا وَصَارَ سَبَبًا لِقِرَاءَتِه۪ بَعَثَهُ اللّٰهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَعَ الصِّدّ۪يق۪ينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِح۪ينَ وَيَكُونُ ف۪ى جَنَّاتِ النَّع۪يمِ.

İmam-ı Şafi (ö. h-204/m-820) (Rahimehullah) hazretleri buyurmuştur ki: “Mevlid’i Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem)’i, okutmak için bir kimse ihvanları toplasa, yemek yedirse, yerleri düzlese, güzel hizmet etse, okunmasına sebep olsa, Allah’u Teala o kimseyi kıyamet gününde sıddıklar, şehidler ve salihlerle haşreder ve cenneti Naim’de onlarla beraber olur.”

وَقَالَ السِّرِّىُّ السَّقَطِىُّ قَدَّسَ اللّٰهُ سِرَّهُ: مَنْ قَصَدَ مَوْضِعًا يَقْرَأُ ف۪يهِ مَوْلِدُ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَدْ قَصَدَ رَوْضَةً مِنْ رِيَاضِ الْجَنَّةِ لِأَنَّهُ مَا قَصَدَ ذٰلِكَ الْمَوْضِعَ اِلَّا لِمَحَبَّةِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَدْ قَالَ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ أَحَبَّن۪ى كَانَ مَعِىَ فِى الْجَنَّةِ.

Sırrı Sakati (ö. h-251/m-865) (Gaddesallahu sırrahu) buyuruyor ki: “Her kim Mevlid’in Nebi (Sallallahu aleyhi vesellem)’i okutmak için bir yeri kast eylese, hazırlasa, niyet eylese, o kimse cennet bahçelerinden bir bahçe hazırlamış olur. Çünkü bu hazırlamış olduğu yeri Rasu-lullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’in sevgisi için hazırla-dı. Çünkü Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz buyurmuştur ki: Her kim beni severse cennette o kimse benimle beraber olur.”

Mevlid’i Şerif okutmak da ancak Rasulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) Efendimizi sevmekle olur. Ashab-ı Kiram efendilerimiz, Resul’ü Ekrem (Sallallahu aleyhi vesellem) Efendimizi evlerine davet etmeyi büyük devlet bilirlerdi. Her müşkülleri hallolur, hayır bereket artar, evlerine feyz-i ilahi, rahmet-i ilahi dolardı. O zamanda bulunsaydık, biz de davet ederdik. Zaten mevlüt okutulma-sındaki maksat da, Ashabın yapmış olduğu bu uygulama gibi, Rasulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) Efendimizi evimize davet etmek ve hayır ile bereket olması içindir. Mevlid okur veya okutturursak Ashabın yaptığı aynı daveti manevi olarak biz de yapmış oluruz. Çünkü Cum’a günü getirilen Salavat’ı şerifeyi bizzat kendisi alıyor. Öyleyse davete, yani Mevlid’e o da geliyor, demektir.

وَقَالَ سُلْطَانُ الْعَارِف۪ينَ اَلْإِمَامُ جَلَالُ الدّ۪ينِ السُّيُوطِىُّ قَدَّسَ اللّٰهُ سِرَّهُ وَنَوَّرَ ضَر۪يحَهُ ف۪ى كِتَابِهِ الْمُسَمّٰى "بِالْوَصَائِلِ" ف۪ى شَرْحِ شَمَائِلِ: مَا مِنْ بَيْتٍ أَوْ مَسْجِدٍ أَوْ مَحَلَّةٍ قُرِأَ ف۪يهِ مَوْلِدُ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اِلَّا حَفَّتِ الْمَلَائِكَةُ ذٰلِكَ الْبَيْتَ أَوِ الْمَسْجِدَ أَوِ الْمَحلَّةَ وَصَلَّتِ الْمَلَائِكَةُ عَلٰى أَهْلِ ذٰلِكَ الْمَكَانِ وَعَمَّهُمُ اللّٰهُ تَعَالٰى بِالرَّحْمَةِ وَالرِّضْوَانِ. وَأَمَّا مُطَوَّقُونَ بِالنُّورِ يَعْنِى جَبْرَائِيلَ وَمِيكَائِيلَ وَاِسْرَافِيلَ وَعَزْرَائِيلَ عَلَيْهِ السَّلَامُ فَاِنَّهُمْ يُصَلُّونَ عَلٰى مَنْ كَانَ سَبَبًا بِقِرَاءَةِ مَوْلِدِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.

Ariflerin Sultanı İmam-ı Celaleddin es-Suyuti (ö. h-911/m-1505) Hazretleri (Gaddesallahu sırrahu ve nevvere darihahu) (Allah sırrını takdis eylesin ve kabrini pür nur eylesin) “Şemail” kitabının şerhi olarak yazdığı “Vesail” isimli kitabında şöyle buyurmuştur: “Bir ev de ya bir ma-halle de veya bir cami de, mescitte Mevlid’i Şerif okunsa, orayı melekler sararlar ve onlara salavat getirirler. Oradaki bulunan cemaate, Allah’u Teala, rahmetini ve rızasını verir. Melekler (Yani Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail Aley-him’üs-selam) o cemaate dua ederler. Cenab-ı Hak’ta onlara, o meleklerin duası üzerine rahmetini ve rızasını verir.”

وَقَالَ اَيْضًا: مَا مِنْ مُسْلِمٍ قَرَأَ ف۪ى بَيْتِه۪ مَوْلِدَ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اِلَّا رَفَعَ اللّٰهُ سُبْحَانَهُ وَتَعَالٰى اَلْقَحْطُ وَالْوَبَاءَ وَالْحَرْقَ وَالْغَرْقَ وَالْاٰفَاتِ وَالْبَلِيَّاتِ وَالْبُغْضَ وَالْحَسَدَ وَعَيْنَ السُّوءِ وَاللُّصُوصَ عَنْ أَهْلِ ذٰلِكَ الْبَيْتِ وَاِذَا مَاتَ هَوَّنَ اللّٰهُ عَلَيْهِ جَوَابَ مُنْكَرٍ وَنَكِيرٍ وَيَكُونُ ف۪ى مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَل۪يكٍ مُقْتَدِرٍ. فَمَنْ أَرَادَ تَعْظ۪يمَ مَوْلِدِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَكْفِيهِ هٰذَا الْقَدْرُ. وَمَنْ لَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ تَعْظ۪يمُ مَوْلِدِ النَّبِىِّ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَوْ مَلَأَتْ لَهُ الدُّنْيَا ف۪ى مَدْحِه۪ لَمْ يُحَرَّكْ قَلْبُهُ فِى الْمَحَبَّةِ لَهُ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ. جَعَلَنَا اللّٰهُ وَاِيَّاكُمْ مِمَّنْ يُعَظِّمُهُ وَيَعْرِفُ قَدْرَهُ وَمِنْ أَخَصِّ خَاصٍّ مُحِبِّيهِ وَأَتْبَاعِهِ. آمِينَ. يَا رَبَّ الْعَالَم۪ينَ. وَصَلَّى اللّٰهُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وعَلٰى اٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ اَجْمَع۪ينَ اِلٰى يَوْمِ الدّ۪ينِ. صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْل۪يمَا. حَتّٰى تَنَالُوا جَنَّةً وَنَع۪يمًا.

Aynı şekilde bu zatların söyledikleri gibi Mevlid-i Şerif hakkında şöyle söylediler: Her hangi bir müslüman evinde Mevlid’i Şerif okursa, Allah’u Teala hazretleri oradan: Kıtlığı, veba hastalığını, yangını, suya gark olmayı, afatı, belaları, buğzu, hasedi, göz değmesini kaldırır. Cenab-ı Hakk bu evin ehlini, hırsızlardan muhafaza eder. O kimse ölürse, Allah’u Teala o kimsenin üzerine kolaylık getirir. Münker ve Nekir meleklerinin suali ve cevabı kolay gelir. “O Melik-i Muktedir olan Allah’u Teala’nın yakınında olur.”[2] Her kim Mevlid’i Rasulullah (Sallallahu aleyhi vesellem)’e hürmet etse, O kimseye o kifayet eder. Her kim Mevlid’i Şerif’e tazim etmezse, kıymet vermezse, Eğer bütün dünyada onun methu senası dolmuş olsa bile o kimse Allah’ın nazarında değildir. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’in muhabbeti onun kalbine gelmez.

Allah’u Teala sizide bizide; Onu ta’zim eden, onun Mevlid-i Şerifi’nin kadrini bilen, ona muhabbet besleyen ve o Mevlid-i Şerif’e tabi olanlardan kılsın ve onun sevgi-sinden ayırmasın. Âmin! Ya Rabbe’l-Âlemin. Ve sallallahu ala seyidine Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain ila yevmiddin. Sallu aleyhi vesellimu teslima. Hatta tenalu cenneten ve naima.[3]

Âmin ya muin ve selamün alel mürseliyn vel hamdü lillahi Rabbil alemiyn" El Fatiha.

İşte Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem'in Mevlid-i Şerif‘ine hürmet böyledir. Bu mevlid'i şerif'in hakkında Aleyhinde söyleyen hocalarımız var, vaazlarımız var. Bunun ne gereği var. Mevlid'in ne gereği var, diyenler bunu dinlesinler, Allah'tan korksunlar, Resulallah'tan utansınlar. Cenab-ı Peygamberimiz Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Efendilerimiz Hazretlerini, Cenab-ı Hakk bütün kainatı onun yüzü hürmetine yaratmıştır. Hazreti Şeyh Abdulkadir Geylani Efendimiz hazretleri buyuruyor ki:

- Allah'u Teala Ya Muhammed! Eğer sen olmasa idin ben yerleri ve gökleri yaratmazdım. Senin yüzün hürmetine yarattım diyor. Öyleyse Vehhabi mezhepli zındıkların, fasıkların sözlerine bakmayıp, kendi imanınızdan, itikadınızdan ayrılmayın. Çok kötü hocalar var, Vehhabi mezhepli, Vehhabi gidişatlı hoca olmuş, müftü olmuş, müderris olmuş, kendisinde takva olmadıktan sonra neylemeli, ehl-i takva olanları Allah korusun, Cenab-ı Hakteala...

Allah, ehl-i takva olan hocaları, müftüleri, müderrisleri, vaazları korusun. Cenab-ı Hakk yardımcı olsun. Fasıkları da Cenab-ı Hakk Teala Hazretleri islah etsin. Onları Cenab-ı Hakk doğru yola getirsin. (Amin) (Banttan alınan mevlid vaazı burada sona erdi.)

Mevlid Okutmak Bid'attir, Mevlid Okutacağina Kur'an Okut. Mevlid'i Okutmasanda Olur; Mevlid Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'den Çok Sonra Süleyman Çelebi Tarafindan Yazilan Bir Şiirdir Diyenlere:

[Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in mevlidini ilk defa Ashab okumaz da asırlarca sene sonra Süleyman Çelebi mi başlatır? Mevlid'in arapça yazılmışı ashab tarafından okunmuştur. Mevlid-i Şerifi ilk defa Türkçeye çeviren, biraz da geliştiren Süleyman Çelebi Hazretleri olmuştur. Şimdi iyi düşünmek lazımdır. Ashab bu güne kadar Peygamberimizin yıkandığı suyunu, nalinini, mektubunu, ayak izini, sakalının telini, hepsinin tarihçesini öğrenip yazıp, saklayıp muhafaza ediyor. Allah'u Teala'nın habib-i, alemlerin Efendisi, Peygamberlerin baş tacı alemlere rahmet olan canlı, cansız her şey onun yüzü, gözü hürmetine yaratıldı.[4] Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in meziyetleri yazmakla, saymakla bitmez. Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in en büyük seferi (yolculuğu) olan hepimizin, her müslümanın kıyamete kadar en büyük iftihar vesilesi olup hiç bir Peygambere, hiç bir yaratığa nasib olmayan Arş-ı Ala'ya gitmesi mevlid'de yazılmayan daha bir çok hallerini elden ele, dilden dile söyleyip hürmetle, tazimle ashab okumazlar mı? Ashab bizden çok büyük diyoruz, Onlar Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'i herkesten fazla seviyorlar. Onlar hiç mevlid'i okumazlar mı? Asıl onlar okurlar. Peygamberimize en fazla kıymeti ashab verir. Canlarını esirgemeyip her zorluğa Allah için, Resulullah için katlanmışlardır.

Peygamberimizi Ashab evlerine davet etmeyi kendilerine çok büyük bir nimet bilirlerdi. Peygamberimizin geldiği evde hayır, bereket eksik olmaz, bir çok mucizeleri görülür, müşkülleri hallolur, o evde dirlik, düzen, hayır, bereket çok olurdu. Bunun için ashab Peygamberimizi evine davet etmek için sıraya girerlerdi. Hz. Osman Radiyallahu anhu Peygamberimizi evine davet ettiğinde, götürürken Peygamberimizin ayaklarına bakıyordu. Hikmetini sordular, buyurdu ki:

- Peygamberimiz evinden çıkıp bizim eve gelinceye kadar kaç adım atarsa onun sayısı kadar kurban keseceğim dedi ve kesti. (Başka bir rivayette de her adımına bir köle azad edeceğim dedi)[5] kitabımızda Hazreti Cabir'in Peygamberimizi nasıl davet ettiğini yazmıştık,[6] İşte onlar öyle davet ederlerdi. Biz de o zamanda olsak aynı daveti yapardık. Ne yazık ki o zamana yetişemedik. Şimdi biz Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in namına fakir, fukaraya yemek yedirir, O'nun hürmetine mevlidde kokular serper, O'nun doğumunu yaşantısını, mi'racını över, söyleriz. O'nun namına Kur'an okutur, ruhu için dualar ederiz. Peygamberimizin doğumunda ayağa kalkar, salavat-ı şerife okur, tekbir getirirsek o sahabilerin aynı yapmış olduğu daveti biz de yapmış oluruz. Şimdi bile bir insanın namına onun sevgisine hürmetine, onu överek, onun sevdiğini davet edersek, onu davet etmiş sayılmaz mıyız? “Alimi sevmek beni sevmektir. Beni sevmek Allah'ı sevmektir. Allah'ı sevenin yeri cennettir.”[7]

Bir padişahın, bir Bey'in namı, hesabına severek yaptığın davet, söz, iş, ne olursa olsun onun şerefine oluyor. O adam memnun oluyor. Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in namına Kur'an okutur, mi'racını sevgisini aşılar, doğumunu yaşantısını dile getirir, yemekler yedirir isek, o davet doğrudan Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'e olmaz mı?

Bu da aynısı davet sayılır. Allah'ım öyle kabul etsin, eder de inşallahu Teala. Amin.

(Sure-i Nahl, Ayet 89)

“O gün her ümmetin içinden kendilerinin üzerine birer şahit göndereceğiz. Ayrıca seni de onların üzerine tam bir şahit olarak getirdik. Bu kitabı da sana her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için de bir müjdeci olarak indirdik.”[8]

Bu Ayeti Kerimenin mucibince 124 bin Peygamber hepsi huzurda şahit olacak, bütün ashab, mezheb imamları, bütün tarikat pirleri ve şeyhleri hepsi yerlerini alacak, bütün mahşer halkı önünde Allah’u Teala Hazretleri hakim olacak,[9] hüküm verecek. Her şahsın hesabı, mahkemesi, yaptığı işler, suçlu suçsuz ne söylemişse, ne yapmışsa hepsi aşikar olacak. Allah'u Teala'nın en sevgili ve en büyük peygamberi Hazreti Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem Allah'u Teala'nın yanında baş şahittir. Diğer Peygamberan da şahit olacak. Mürşid-i Kamiller ve Evliyaullah'lar o an son derece hürmetle duracaklar. O zaman Allah’u Teala sevgili habibini göstererek:

- Bunun sevgisini aşılamak için mevlidi milyarlarca müslüman seve seve okuyordu. Ben de Kur'an'da şu şu ayetlerimde övdüm, sen benim Kur'an'da övdüğümü neye istinaden yasakladın? Bu Benim baş şahidimdir, bunların hepside şahidimdir. Sen neden bunun övülmesine muhalefet ettin diye muhakkak, yüzde yüz soracak? Orada insanı haddinden fazla konuşturmazlar. Bir soru sorarlar cevap verildi ise verildi, verilmedi ise cehennemi zümeraya atarlar. Cenab-ı Hakk Teala Hazretleri Kur'an-ı Kerim'de:

(Sure-i Ahzab, Ayet 40)

“Muhammed sizden rical mertebesine yetişen oğlan çocuğunun babası değildir. Velakin o Allah'ın Hakk Resulüdür ve bütün Peygamberlerin baş tacıdır.”

“O Muhammed üzerine Allah’u Teala salavat getirir, melekler salavat getirir. Ey Mü'minler! Siz de salavat getirin”[10]

Allah'u Teala'nın bundan daha büyük övmesi olur mu? Övme mevlid'de ise bu da mevlid değil mi? İyi incele, iyi düşün! Ayetin manasını iyi oku. Allah salavat getirir diyor. Allah'u Teala'nın getirdiği salavat mevlid'i şerifte getiriliyor, sen de onu yasaklıyorsun. Peygamberler herkesin baştacıdır. Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'e yukardaki ayette bütün Peygamberlerin baştacıdır. Mevlid bid'atsa, şiirse sen de bunlara bid'at, şiir dersen Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında Kur'an-ı Kerim'e şiir diyen kafirlerden, müşriklerden neren kalır? Onun için hemen çabuk tevbe, istiğfar etmen lazım. Allah'ın azabı korkmayı değer, en sevdiği “Resulullah'ın üzerine Allah salavat getiriyor, melekler getiriyor. Ey mü'minler siz de getirin!” buyuruyor. Sen bunu yasakla, Kur'an yeter de. Allah o okuduğun Kur'an-ı Kerim'i muhakkak kabul etmez. O zaman senin sonun hüsran olmaz mı? Bu ayete neden inanmadın, inandınsa neden muhalefet ettin, demez mi? Allah’u Teala ayıktırsın! Amin.]

Mevlid-i Şerif‘in Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in Zamanindan Çok Sonra Yazildiğini Söyleyenlere Deriz ki:

[Bu ve bir çok Ayetlere göre Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'i ilk öven, mevlidi ilk yazan Allah'u Teala'dır. Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'i İncil'de, Tevratta, (Meselühüm fit-tevratı ve Meselühüm fil incil,[11]) Zeburda öven Allah'u Teala olduğuna göre Mevlid de dolayısı ile Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'i övmektir.

Mevlid yemeğine israf diyenlere deriz ki:

Bazı alim geçinen kimseler mevlide, Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in övülmesine, başka bir bahane bulamayıp, mevlid yemeği israftır demişler. Halbuki en helal, en mübah, hiç bir yönüyle de israf olmayan Allah'u Teala'nın Kur'an-ı Kerim'inde infak edin[12] ayetine en uygun olan yemek mevlid yemeğidir. Bu tür alimlere derim ki:

İsraf olmamayı, yapmamayı öğretecek sizler değil misiniz? Eğer israf olan bir yönü varsa ki bizce hiç bir israf yönü yoktur. Siz alimler bu mevlid okutanların başında bulunup her yönüyle şeriata uygun olacak şekilde yapıp göstermeniz, söylemeniz, eğitmeniz lazım gelirken Allah'u Teala ve Resulüne meydan okurcasına, Peygamberimizin övülmesini sırf engellemek gayesi ile mevlid yemeği israftır diyorsunuz. Bu millet her yönü ile israfın, bid'atın, haramın içine gömülmüş bunlar saymakla bitmez. Bunları söylemeniz lazım gelirdi. Bunları söylemeyip mevlid yemeği israftır demeniz ne kadar üzücüdür.

Kasdınız mevlid okutmamaya mı? Allah'u Teala'nın infak edin dediği ayetine mi, yoksa Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in yediyüz Ashab-ı Suffa'yı mutfağından ömür boyu yedirip içirdiğine mi? Yahud islam dinini baltalamak için müslüman görünüp islam'ın içine tefrika sokan İngiliz misyonerlerinin sözlerinin benzerini söylemeniz mi? Yarın bunu mahşerde Allah'u Teala ve Resulünün huzurunda bunları ben sizden sorup davacı olacağım. Allah'tan korkun, Resulullah'tan utanın.]

Mevlid Okutmayi Yasaklayanlara Deriz ki:

[Siz Resulullah'ı çok seviyorum diye iddia ediyorsunuz. Hem de Resulullah'ı öven mevlid-i şerifi yasaklıyorsunuz. Bu demek oluyor ki: Ya Resulullah! Ben seni çok seviyorum ama seni överlerse canım sıkılıyor dersen sen Resulullah'ı gerçekten sevmiş sayılır mısın? Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem zamanında ki münafık ve fasıklar Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in arkasında namaz kılarlar. Onunla beraber hacca giderlerdi. Bir tek kabahatleri Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'i seviyor görünüp onu övenlere karşı olurlar ve övdürmek istemezlerdi. Şimdi Resulullah olsa, münafıklar da olsa yine aynısını yapmayacaklar mı? Siz Resulullah'ın övülmesini yasaklamakla aynı o münafıklara benzemiyor musunuz? Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'i İncil'de, Tevrat'ta, Zebur'da, Kur'an'da yüzlerce yerde ve Hadis-i Kudsilerde Allah’u Teala kendi kelamı ile bizim mevlid de övdüğümüzden daha fazla övmüyor mu? Senin bir oğlun olsa kimsenin yapamadığı en büyük bir işi başarsa onu överlerken onu övmeyin deseler senin canın sıkılmaz mı? Peygamberimizin çıktığı Arş-ı Alaya, Miraca hangi Peygamber, hangi yaratık çıktı? Allah'u Teala ile karşılıklı hem görüp hem konuşan hiçbir Peygamber, hiç bir yaratık var mı? Sure-i İsra'da Ayetle Allah'u Teala bu mi'racın gerçek olduğuna işaret ediyor. Sen bunu yasaklarsan Allah'u Teala “O'nu huzuruma ben çağırdım. Herkesten fazla sevdiğim için özel olarak konuştum. Kur'an-ı Kerim'de de bildirdim. Sen benim sözümü, yani Kur'an'ı, hafife aldın. Benim sevdiğimin ismini yasaklayıp övülmesine mani olmakla ona düşman oldun, hali ile bana da düşman oldun. Ben senin namazını, orucunu hiç bir ibadetini münafıkların ibadetini kabul etmediğim gibi kabul etmiyorum derse ne cevap vereceksin. Peygamberimizi en fazla seven Allah'u Teala'dır. Övülmesine en fazla engel olan iblistir. Yine Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'i en fazla öven hakiki ashab, en fazla övülmesine kızan münafıklardır. Sen Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in övülmesini yasaklamakla hangisinden oluyorsun?

Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'i Mekke'den Medine'ye hicret ederken yolda Ashab, kadın, erkek, çocuk, büyük ihtiyar ne varsa yollara dökülüp mansar, gılili ve def çalarak hep bir ağızdan Peygamberimizi öven kasideyi okuyarak Peygamberimizi karşılamadılar mı? Bu aynı mevlid'de övülene benzemiyor mu? Peygamberimiz bu kasidelerini, kendisini karşılamalarını makul, hoş karşılamadı mı? Niçin mevlidi hoş karşılamasın? Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'in altı tane şairi olup kafir şairlerinin Peygamberimizi karalamalarına karşılık Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'i şiirle devamlı övmezler miydi?[13] Bu mevlide bid'at ve şiir diyen kimseler hem Peygamberimizi sevdiğini, hem Kur'an-ı Kerim'e saygılı olduğunu ve Allah’u Teala'ya karşı itaatli olduğunu iddia ederler. Allah'u Teala'nın Arşı Alaya, Mi'raca çekip hem görüp hem konuştuğu hem de Kur'an-ı Kerim'de yüzlerce yerde övdüğünü mevlidde övülünce canları sıkılır. Bunu sana yasaklattıran Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'e olan sevgin mi, nefretin mi? Senin ki Allah'u Teala'nın sözüne, işine, yaptığına yapacağına bunları kabul edip itaat mı? asi gelmek midir? Bir Cumhur Reisi en sevdiğini evine alıp özel olarak konuşur diğer umuma da yazı ile söz ile emreder. Allah’u Teala'da Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'le özel olarak harem dairesinde konuşur gibi Arşı Ala'ya, mi'raca çekip konuşmadı mı? Bu mevlid-i şerifi yasaklayanlar Allah'tan korksun, Resulullah'dan utansın, yarın mahşerde Allah ve Resulünün huzuruna çıkacağını düşünsün. Teşbihte hata olmaz derler Allah'u Teala Cumhur Reisi, Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem başbakan, biz de onların temizlikçisi, çöpçüsü gibiyiz. Başbakanın övülmesine, Cumhur-Reisi ile konuşmasına, onların samimiyetini hiçe sayıp bir çöpçü dil uzatırsa bu da başbakan ve Cumhur-Reisine duyulursa o çöpçüyü cezalandırmazlar mı? Sen mevlid'i yasaklıyorsun senin de aynı o çöpçü gibi cezalandırılmayacağına en ufak bir delilin var mı? Onun için Allah korusun, Allah'a sığınırız Allah'u Teala ve Resulü bir ceza verirse o cezayı temiz edecek onlardan üst bir mahkeme yok. Bütün şikayet kapıları kapalı, Allah esirgesin. Amin.]


[1] İbn-i Hacer el-Heytemi eş-Şafii, en-Ni’metil-Kübra Alel Alem Fi Mevlid’i Seyyid-i veled-i Âdem, Hakikat kitabevi, İstanbul-2003, s 5-7.

[2] Sure-i Kamer Ayet 55.

[3] İbn-i Hacer el-Heytemi’nin kitabından alınan alıntı burada tamam oldu.

[4] İrşad, Cild 2, s. 446; Delail-i Hayrat Şerhi «Kara Davûd», s. 334; Mir'at-ı Kainat, Cild 1, s. 414; Müzekki'n-Nüfus, s. 420; Marifetname, s. 1.

[5] Dört Büyük Halife Kitabı (Şemsüddin Ahmed Efendi), 12. Menkıbe, s. 187.

[6] Mir'at-ı Kainat, Cild 1, s. 497; Şevahidü'n-Nübüvve, s. 114.

[7] Hacı Muhammed Bilal-i Nadir Hazretlerinin vaaz bandından alınmıştır.

[8] Sûre-i Nisa, Ayet 41.

[9] Sûre-i Tin, Ayet 8.

[10] Sûre-i Ahzab, Ayet 56.

[11] Sûre-i Fetih, Ayet 29.

[12] Sûre-i İbrahim, Ayet 31; Sûre-i Münafigun, Ayet 10.

[13] Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih, Cild 12, S. 155; Siyer-i Nebi, Cild 1, s. 744; Kütüb-i Sitte, Cild 8, s. 191.


.