İLAHİ VE KASİDELER

İLAHİ VE KASİDELER

Sana Yalvarmaktan Gayri Nem Kaldı Benim

Ey Allah’ım aşkın düştü özüme

Sana yalvarmaktan gayri nem kaldı benim

Lütfedipte bakmaz isen kara yüzüme

Sana yalvarmaktan gayri nem kaldı benim

Unuttum ibadeti kalmadı bende

Aşkın ateşi Suzan olmuş parlıyor canda

Benim maksadım sensin iki cihanda

Sana yalvarmaktan gayri nem kaldı benim

Aşkın düştü bu canım yanıyor

Herkes muradın almış gidiyor

Bizim hasretimiz böyle kalıyor

Sana yalvarmaktan gayri nem kaldı benim

Gaflet ile geçti gecem gündüzüm

Acep ağarır mı bu kara yüzüm

Gayriyi unuttum sen oldun sözüm

Sana yalvarmaktan gayri nem kaldı benim

Cümle ihfanımızı hıfzet yâ Gâni

Sevindir onları kör et düşmanı

Lutfun ile bize bol et ihsânı

Sana yalvarmaktan gayri nem kaldı benim

Dertli Bilâl eder derdim özümde

Mâsiva kalmadı asla gözümde

Bende düştüm Rasûluyun izine

Sana yalvarmaktan gayri nem kaldı benim

Muhammed Bilâl NÂDİR

Dostun Cemâlin Arzular

Yine seyreyledi gönlüm dostun cemâlin arzular.

Hicre katlanmaz gönül dostun cemâlin arzular.

Her kim uğrarsa bu derde bulur himmeti erde.

Açılıverecek perde dostun cemâlin arzular.

Kim ki gerçek mirîd ola bel bağlayıp gelsin yola.

Şol yürekteki dert ola dostun cemâlin arzular.

Dostum beni deli kıldı aklımı fikrimi aldı.

Hayâli gözümde kaldı dostun cemâlin arzular.

Evvel derdi gönlüm bana atlar donlar gerek bana.

Mevlâ’m bir dert verdi bana dostun cemâlin arzular.

Yunus’un sözü erince iniler cânın verince.

Tâ ölüp sine girince dostun cemâlin arzular.

Yunus EMRE

Güzel Mevlam Ne Kılayım

Safhayı sadrında memnû âşıkın ezkârı Hû,

Gönlünün içinde dâim ârifin ezkârı Hû

Nâlândan nay aldı bağrım, durmayıp nâlan eder,

Aşıka her demde Hakayık sırrını ilan eder.

Ol sebepten Kâdiriler durmayıp devran eder.

Mevleviler Mesneviler başladı ezkâra Hû

Hû deyup Hû dinle, bul anınla gurbetî,

Enbiyalar, Evliyalar buldu anınla vuslâtı.

Ey gönlüm sen de Hû zikri ile eyle dâim ülfeti,

Keşfola bu vücûdün mülküne esrarı Hû.

Güzel mevlâm ne kılayım, rızanı nice bulayım,

Seni bildir ki bileyim, yolunda canım vereyim Hu.

Gül gülistan mı olurdu nâr’ı Nemrud’a Halil,

Olmasa anın dilinde dembeden tekrarı Hû.

Muhammed Bilâl-i NÂDİR

Bizleri Lutfundan Mahrum Eyleme

Bin bir ismin hürmeti çün ya ilâhî,

Bizleri lutfundan mahrum eyleme.

Cümle mahlukâtı yoktan var eden,

Bizleri lutfundan mahrum eyleme.

Nola geceler kalksam ağlasam,

Ciğerimi aşkın ile dağlasam.

Yalvarırım her işimi sağlasan,

Bizleri lutfundan mahrum eyleme.

Kesmezem ümidim vallahi vaad ettiğini verirsin,

Her işleri yaparsın, hem görürsün,

Benim ne demek istediğimi bilirsin,

Bizleri lutfundan mahrum eyleme.

Geliyor yaz, açılsın bahçeler, bağlar,

Erişsin meyveler, şenlensin dağlar,

Dağlar da sular, durmayıp çağlar,

Bizleri lutfundan mahrum eyleme.

Yavrular yuvadan tünemiş kuşlar,

Kuzular, koyunlar çadırda kışlar,

Artık çıkmaya, gezmeye başlar,

Bizleri lutfundan mahrum eyleme,

Rızandan olanlardan eyle bizi,

Cemalini görenlerden eyle bizi,

Muradına erenlerden eyle bizi,

Bizleri lutfundan mahrum eyleme.

Gaziantep şehridir bizim elimiz,

Bahçemizde solmasın gonca gülümüz,

Zikrullahtan kesilmesin dilimi,

Bizleri lutfundan mahrum eyleme.

Muhammed Bilâl-i NÂDİR

Dertliyiz Senden Umarız Derman

Ey Kerim Allah ey Gânî Sultan

Dertliyiz senden umarız derman.

Lutfuna had yok ihsâna pâyan

Dertliyiz senden umarız derman.

Gerçi kullarda masiyet çoktur,

Rahmetin mevlâm daha artıktır

Gayrıdan bize hiç medet yoktur.

Dertliyiz senden umarız derman.

Gel demez isen biz günahkâra

Bir adım kadir mi ki yol vara

Çare yok senden olmasa çâre

Dertliyiz senden umarız derman.

Bu Niyazi çün zikrine düştü

Dün-ü gün gönlü fikrine düştü

Zatına eren şükrüne düştü

Dertliyiz senden umarız derman.

Niyâzî MISRÎ

Hakk’tan Özge Sevgiler

Hakk’tan özge sevgiler, Cümle yalandır yalan.

Hakk’tan özgesi fâni, Yerde kalandır kalan.

Hakk’ı seven kişinin, Bunca nişânı vardır.

Zîra taleb kılana, Gaflet haramdır haram.

Malım vardır deme gel, Halka güç eyleme gel.

Bana kalır deme gel, Malın talandır talan.

Yunus sen âşık isen, Kâmillere söyle gel.

Câhillerin sohbeti, Akla ziyandır ziyan.

Yunus EMRE

Didarın Görenlere Özge Seyran Gerekmez

Yâ Rabb derdin ver bana asla dermân gerekmez.

Dîdârın görenlere özge seyrân gerekmez.

Zâhir sultânlarından mansıb almazsın diyen,

Benim sultânım birdir iki sultân gerekmez.

Nefsimle çok iliştim âhir yandım tutuştum.

Bâkî câna yetiştim bu fânî cân gerekmez.

İstediğimi buldum cümle cihana doldum.

Kevn ü mekân ben oldum iki cihan gerekmez.

Ne eyi ne yahşiyim ne dostum ne nâşiyim.

Bir yok olmuş kişiyim ıssızı cân gerekmez.

Ben çıktım bu aradan kaldır beni yaradan.

Ol’dur eyleyip eden şekkü güman gerekmez.

Seyyid Seyfullah ister yârin cemâlin göster.

Bir zerre aşkın yeter başka bir şey gerekmez.

Seyyid NİZAMOĞLU

Ey Benim Sevgili Mevlâ’m

Ey benim sevgili Mevlâ’m senin aşkın kimde var?

Sen bilirsin kimse bilmez senin aşkın bende var.

Boğazımda halka zincir ellerimde künte var.

Eğer Hakk’ı ister isen küntelerin kır da var.

Seyrimde bir ırmak gördüm türlü rahmet onda var.

Hakk’a varmak ister isen ol ırmakta yun da var.

Seheri dosta giderken yolum uğrar dikene.

Dosta varmak ister isen dikenleri kır da var.

Seyrimde bir bahçe gördüm türlü çiçek onda var.

Eğer Hakk’a gider isen ol çiçeği der de var.

Bîçâredir âşık Yunus Hakk’a armağan gerek.

Hakk’a armağan tevhîddir tevhîdini sür de var.

Yunus EMRE

Hazreti Allah Dergâhına Çekilir

Hakk’ın emri ile tevhîdin nûru,

Arşa direk direk olup dikilir.

Sıdk ile girenler Hakk’ın yoluna,

Varır anda hep cennete dökülür.

Sıdk ile eyleyen binbir kelâmı,

Allah’ın zâtına verir selâmı.

Adı güzel Muhammed’in âlemi,

Arş altında bir meydana dikilir.

Mü’minler tevhid nûrundan kanarlar.

Hû deyip de arş altında dönerler.

Hulle giyip Buraklara binerler.

Hazreti Allah dergâhına çekilir.

Âşık Yunus dertler kattın derdime.

Ben cânımı Hakk’a kurban verdime.

Cehennem dayanmaz tevhid darbına.

Hû dedikçe bedenleri sökülür.

Yunus EMRE

Aşk Bezirgânı

Aşk bezirgânı sermâye cânım.

Bahadır gördüm câna kıyanı.

Vallah bahadır cân terkin uran,

Kılıç mı keser Allah diyeni?

İlmim var diye mağrûr olmagıl,

Hakk kabûl eyler kefen soyanı.

Tez çıkarırlar fevka’l-ulâya.

Şol İsâ gibi dünyâ koyanı.

Tez indirirler tahte’s-serâya,

Şol Kârûn gibi dünyâ seveni.

Âşık olanın nişanı vardır,

Melâmet olur belli beyânı.

Hallâc-ı Mansûr ol benim dedi,

Berdâr eder benim diyeni.

Od’a yandırdın külün savurdun,

Böyle mi gerek seni seveni?

Zinhâr ey Yunus gördüm demegil,

Od’a yakarlar gördüm diyeni.

Yunus EMRE

İki Cihan Sultanından Ayrılma

Gönül Hakk’a ermek ise muradın,

Edab ile erkânından ayrılma,

Şeriatla amel eyle sen heman,

İki cihan Sultanından ayrılma.

Ayrılan andan gider havaya,

Gönül kuşun konduramaz yuvaya,

Zerre kadar meyleyleme sıvaya,

O Sultan’ın burhanından ayrılma.

Şeriat zahiren kavlimdir benim,

Tarikat batınan fiilimdir benim,

Hakikat hâlı da hâlımdır benim,

Diyen o Sultan, ondan ayrılma.

Bu yolda sermaye rabıta olur,

Huzuru tevekkül eyleyen bulur,

Nûr’u Muhammed kazancı olur,

Deryasına dal da ondan ayrılma.

Aç gözün, dikkat et Muhammed Nâdir,

Şüphesiz islâmda itikat budur,

Erkanı kuran şeyh Abdulkadir,

Erdirir murada ondan ayrılma.

Muhammed Bilâl NÂDİR

Ne Güzeldir Ne Güzeldir

Ey Allahım seni sevmek, Ne güzeldir ne güzeldir,

Yolunda baş u can vermek, Ne güzeldir ne güzeldir,

Şol ism-i zatını sürmek, Visalin gülünü dermek,

Cemal-i pakini görmek, Ne güzeldir ne güzeldir,

Sürüp dergâhına yüzler, Döküp yaşı yere gözler,

Bir olsa gece gündüzler, Ne güzeldir ne güzeldir,

Visalin derdine düşmek, Yanıp aşk oduna pişmek,

Sonunda sana erişmek, Ne güzeldir ne güzeldir,

Niyazi yârini bulmak, Yanında eğlenip kalmak,

Varıp bir ile bir olmak, Ne güzeldir ne güzeldir,

Niyazi MISRÎ

Ne Güzeldir Ne Güzel

Yüzüm nurunla nurlansa, Kalbim aşkın ile dolsa,

Gözüm cemalini görse, ne güzeldir ne güzel.

Azrail canımı alırsa, can bedenden ayrılırsa,

Gönlüm iman ile dolsa, ne güzeldir ne güzel.

Alıp gidip kabre korlarsa, iki melek sual etse,

Dilim bülbül gibi ötse, ne güzeldir ne güzel.

Beratımı sağıma alsam, huzuru hazrete varsam,

Sancak altında haşrolsam, ne güzeldir ne güzel.

Sıratı asanca geçsem, havzu kevserinden içsem,

Muhammed ile konuşsam, ne güzeldir ne güzel.

Âşık kulun bunu söyler, her haline şükür eyler,

Allah’dan gayrısını neyler, ne güzeldir ne güzel.

Muhammed Bilâl NÂDİR

İsteyen Yârin

İsteyen yârin, terk eyler varın

Bulsa didarın, saklar esrarın

Bakmayan cana, erdi canana

Gelir meydana, terk edip arın

Arif ol ey dil, ola gör kâmil

Ben diyen gâfil, utanır yarın

Gel Hüdai’den al haberi bir kez

Hakk’ı isteyen koysun inkârın

HÜDAİ

Hasretinem Yâ Muhammed Hasretinem Hasretâ

Yâ Resûlallah yüzüme vurma yüzüm karasın,

Âşık olan cânı dilden mâşukunu arasın,

Cenneti A’la da bize cemâlin gösteresin,

Hasretinem Yâ Muhammed hasretinem hasretâ

Atam anam tatlı canım yoluna olsun fedâ

Şükür bizi ümmet etmiş sana ol bâri Hüdâ,

Ben bu aşktan dönmezem ki yaksalar beni od’a

Hasretinem Yâ Muhammed hasretinem hasretâ.

Hürmetin bildim bu gün Hakk’a feryad eyledim.

İtikadım İhlâs ile kalbimi pak eyledim.

Mâlı mülk-ü can yolunda hep terk eyledim.

Hasretinem Yâ Muhammed hasretinem hasretâ.

Hürmetin çün dendi ancak kâfi nun,

Ayağına secde kıldı, inüben ay ile gün,

Biz zayıf ümmetine in’am, ihsan et bugün.

Hasretinem Yâ Muhammed hasretinem hasretâ.

Senin bunca mûcizâtın aklı olan fikreder.

Gökte melek, yerde insan, daim ismin zikreder,

Sana ümmet olan her halına şükreder,

Hasretinem Yâ Muhammed hasretinem hasretâ.

Ehl-i diller can hicrinle vasfı halin söyledi.

İşiten aşık biçare ahu efgan eyledi,

Hakk Teâlâ dört kitapta hep seni metheyledi.

Hasretinem Yâ Muhammed hasretinem hasretâ.

Ben bu dünya mahlukunda asla bulmadım vefâ,

Senin aşkına düşeli sürerim zevk-ü sefâ,

Hakk teâlâ’nın habîbi Yâ Muhammed Mustafa,

Hasretinem Yâ Muhammed hasretinem hasretâ.

Rahmeten lil âleminsin kim tutar şekki güman

Devletinden zâhir oldu buldular emnu enam

Hatmü Mürsel Enbiyasın hem Resûlü ahir zaman

Hasretinem Yâ Muhammed hasretinem hasretâ.

Söyler sözünü Hakk’a dertli Bilâlim,

Ağlar bu gözlerim gitmez melâlim,

Cümle âlem bilmedi benim başımdaki bu halim,

Hasretinem Yâ Muhammed hasretinem hasretâ.

Muhammed Bilâl NÂDİR

Adı Güzel Kendi Güzel Muhammed

Canım kurban olsum senin yoluna ,

Adı güzel kendi güzel Muhammed.

Gel şefaat eyle kemter kuluna,

Adı güzel kendi güzel Muhammed.

Mü’min olanların çoktur cefası,

Ahirette vardır zevk’u sefâsı,

On sekiz bin âlemin bir Mustafası,

Adı güzel kendi güzel Muhammed.

Yunus neyler iki cihanı sensiz,

Sen Hak Peygambersin şeksiz gümansız,

Sana uymayanlar gider imansız,

Adı güzel kendi güzel Muhammed.

Yunus EMRE

Benim Muhammed’im Nurdan Ahmed’im

Cebrâîl’im selâm eyle dostuma.

Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im.

Gelsin seyrân etsin arşım üstüne.

Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im.

Onculayın hiçbir kul yaratmadım.

Onun bir sözünü iki yapmadım.

Ümmetini cehennemde yakmadım.

Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im.

Donattım arşımı gelsin göreyim.

Kulların hâlinden haber sorayım.

O gelsin ben ona cevap vereyim.

Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im.

O benimdir ben O’nun ey Cebrâîl.

Aramızda nesne yoktur şöyle bil.

Onun hürmetine durur cümle kul.

Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im.

Ahmed’imdir Enbiyâların başı.

Göklerimin nûru Arş’ım nakkâşı.

Yerde gökte iki cihân güneşi.

Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im.

Kendi nûrumdan yarattım ben onu.

Âşık oldum ona hem dünü günü.

Neylerim ben onsuz iki cihânı.

Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im.

Derviş Yunus severiz Muhammed’i.

Her andıkça verelim salavâtı.

Kerîm Allah O’na mahbûbum dedi.

Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im.

Yunus neder iki cihânı sensiz.

Sen Hak peygambersin şeksiz gümansız.

Sana uymayanlar gider imansız.

Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im.

Yunus EMRE

Nasıl Bir Mübarek Geceydi Ya Rabb

Nasıl bir mübarek geceydi ya Rabb

Muhammed dünyaya geldiği gece

Felekler oynayıp, cihan güldü hep

Annesi sevinip güldüğü gece

Ben hamile iken derdi annesi

Karnımda duyardım Hakk tevhid sesi

Görürdüm Yemen’i, Hind’i Fâris’i

Muhammed sütünü emdiği gece

Aşkının sonuna yetti Muhammed

Kendinden kendine geldi bir davet

Ümmetini diledi buldu icabet

Mi’raç namazını kıldığı gece

Dehşetinden putlar yere döküldü

Mat oldu müşrikin beli büküldü

Taşlar dile geldi dağlar söküldü

Müşrikine kılıç çaldığı gece

Kovuldu göklerden çıkamaz şeytan

Halâs oldu zalimin zulmünden insan

Bir avuç toprakla kör oldu düşman

Tenhâ çöl yoluna daldığı gece

Kisra’nın eyvânı yıkıldı gitti

Hem semave kökü kurudu gitti

Mecusi ateşi söndü kül tuttu

Zalimlere korku saldığı gece

Nur idi gölgesi yere düşmedi

Mübarek yüzünden sinek uçmadı

Ak bulut başından batıp aşmadı

Parmağı ile ay’ı böldüğü gece

Aşkına Muhammed’in

Hak yarattı âlemi, aşkına Muhammed’in,

Ay’ü günü yarattı, şevkine Muhammed’in.

Ol dedi oldu âlem, yazıldı levh-i kâlem,

Okudu hatm-i kelâm, şânına Muhammed’in.

Hep erenler geldiler, dergâha yüz sürdüler,

Zikr-i tevhid ettiler, nûr’una Muhammed’in.

Veysel Karâni kazandı, âhir yine özendi,

Sekiz uçmak bezendi, aşkına Muhammed’in.

Feriştahlar geldiler, sâf saf olup durdular,

Beş vakit namaz kıldılar, aşkına Muhammed’in.

Havada uçan kuşlar, yaşarıp dağ’u taşlar,

Yemiş verir ağaçlar, aşkına Muhammed’in.

İmansızlar geldiler, andan iman aldılar,

Beş vakit namaz kıldılar, aşkına Muhammed’in.

Yunus kim ede methi, över Kur’ân âyeti,

Ana, vergil salâvatı, aşkına Muhammed’in.

Yunus EMRE

Kıl Şefaat Yâ Muhammed Mustafa

Pişman olduk yaptık hata bir defa ,

Rica edip yalvarıyoruz Aha,

Ahirette bize yaptırma cefa ,

Kıl şefaat Yâ Muhammed Mustafa.

Kıyamette görünür bu eserin,

Livâ’ül Hamdin var gölgesi serin,

Pek çok soğuk hem tatlıdır kevserin,

İçir bundan Yâ Muhammed Mustafa.

Bu mucizatı açık herkes gördü,

Hurma dikti ol saat meyve verdi,

Lokum gibi meyvesi hemen erdi,

Dakikada Yâ Muhammed Mustafa,

Mahşerde gel sen bizi arattır,

Kendin gel günahımızı hafif tarttır,

Bir dar köprü vardır adı sırattır,

Geçir bundan Yâ Muhammed Mustafa.

Cezalılar içinden bizi kaçır,

Salihler defterine ismimiz geçir,

Yoktur senden başka halimize acır,

O dar günde Yâ Muhammed Mustafa.

Cehennemde var bir zakkum ağacı,

Suçluya verilir, meyvesi acı,

Yer yemez dökülür dişi hem saçı,

Korkum bundan Yâ Muhammed Mustafa.

Aslın güzel, kendin güzel, cismin pak,

Demiş Mevlâm senin hakkında levlâke levlâk,

Senin için yaratmış yer gök eflâk,

Ol aşkından Yâ Muhammed Mustafa.

Bir Peygamber miraca varaması,

Hakk’ın cemalini biri göremedi,

Bu murada kimseler eremedi,

Ancak sensin Yâ Muhammed Mustafa.

Mucizatın çoktur birisi bu,

Parmağından çeşme oldu aktı su,

On bin asker içti tükenmedi o,

Ashabından Yâ Muhammed Mustafa.

Peygamber çok hesap olmaz sayısı,

Bunların beyisin sen, hem reisi,

Cümlesinin sensin şefaatcısı,

O dar günde Yâ Muhammed Mustafa.

Gözlerim seni meydanı mahşerde,

Herkes nefsim vay nefsim der şaşarda,

Sancak altına al koyma dışarıda,

Ol mahşerde, Yâ Muhammed Mustafa.

İmtisali Câhidu Fillâh Oluptur Niyyetim

İmtisali câhidu fillâh oluptur niyyetim,

Dîn-i islâmın mücerred gayretidir, gayretim.

Fazlı Hak ve himmeti cündi ricalullâh ile,

Ehl-i küfrü serteser kahreylemektir niyyetim.

Enbiya-u Evliya’ya istinadım var benim,

Lutfu Hakk’tandır heman ümidi fethu ve nusratım.

Nefsim ve malımla nola kılsam cihanda ictihad,

Hamdulillah var gazaya sad hazaran rağbetim.

Ey Muhammed mucizatın Ahmed-i Muhtar ile,

Umarım galib ola edayı dîn-e devletim.

Fatih Sultan Muhammed HAN

Cân Muhammed Nûrdan Ahmed

Muhammed dünyâya geldi

Melekler tebliğe indi.

Cihân murâdına erdi

Cân Muhammed nûrdan Ahmed.

Muhammed anneden doğdu

Yeryüzü nûra garkoldu,

Gönüller şâdumân oldu

Cân Muhammed nûrdan Ahmed.

Gördüm göbeği kesilmiş

Sünnet olmuş tuz ekilmiş,

Nûrdan kundağa sarışlmış

Cân Muhammed nûrdan Ahmed.

Abdulmuttalib dedesi

Hem Abdullah’tır babası,

Âmine Hâtûn annesi

Cân Muhammed nûrdan Ahmed.

Gördüm melekler dizinde

Kudret sürmesi gözünde,

Nûrdan nikabı yüzünde

Cân Muhammed nûrdan Ahmed.

Sancağının ucu tuğlu

Annesinin yüreği dağlı,

Âmine Hâtûn’un oğlu

Cân Muhammed nûrdan Ahmed.

Anneden doğdu Muhammed

Yeryüzüne indi rahmet.

İki cihânda selâmet

Cân Muhammed nûrdan Ahmed.

Kırk yaşına girdi Ahmed

Peygamber oldu Muhammed,

Umarız senden şefâat

Cân Muhammed nûrdan Ahmed

Meded Kıl Yâ Resûlallâh

Beni nefsim esîr etti meded kıl Yâ Resûlallâh.

Günâhlarla hakîr etti meded kıl Yâ Resûlallah.

Çıkardı beni doğru yolumdan beni dûr etti hâlimden.

Giderme zikri dilimden meded kıl Yâ Resûlallah.

İbâdette kusûrum çok gönül mülkünde nûrum yok.

Bu nefs ile huzûrum yok meded kıl Yâ Resûlallah.

Tutar iblisin iğvâsın bıraktı zühd ü takvâsın.

Siliver gönlümün pasın meded kıl Yâ Resûlallah.

Nizâmi Oğlu Âlindir veli bir âsi kulundur.

Şefaat eyle yolundur meded kıl Yâ Resûlallah.

Seyyid NİZAMOĞLU

Yâ Muhammed Canım Arzular Seni

Arayı arayı bulsam izini

İzinin tozuna sürsem yüzümü

Hakk nasip etse görsem yüzünü

Yâ Muhammed canım arzular seni

Bir mübarek sefer olsa da gitsem

Kâbe yollarında kumlara batsam

Hûb cemâlin bir kez düşte seyretsem

Yâ Muhammed canım arzular seni

Ali ile hasan Hüseyin anda

Sevdası gönüllerde muhabbet canda

Yarın mahşer gününde Hakk divanında

Yâ Muhammed canım arzular seni

Yunus medh eyler seni dillerde

Dillerde dillerde hem gönüllerde

Arayı arayı gurbet ellerde

Yâ Muhammed canım arzular seni

Yunus EMRE

Muhammed’in Aşkındandır

Bağrımdaki biten başlar,

Muhammed’in aşkındandır.

Gözümdeki akan yaşlar,

Muhammed’in aşkındandır.

Her şâmu seher yandığım,

Âlemlerden usandığım,

Çark vurup sema döndüğüm,

Muhammed’in aşkındandır.

Dahledenler devrânıma,

Ermediler seyrânıma,

Kıydığım tatlı canıma,

Muhammed’in aşkındandır.

Yüreğimi dağladığım,

Sular gibi çağladığım,

Her seherde ağladığım,

Muhammed’in aşkındandır.

Görün Seyfullah’ın kasdın.

Sever ol Allah’ın dostun.

Sorarlarsa niçin mestsin.

Muhammed’in aşkındandır.

Aşkın nârı ile piştiğim,

Deryalar gibi coştuğum,

Şeyh elinden yapıştığım,

Muhammed’in aşkındandır.

Seyyid NİZAMOĞLU

Muhammed Nebîler Serveri

Ol âlem fahri Muhammed nebîler serveridir.

Ver salâvât aşk ile ol günahlar eritir.

Hakk anı övdü yarattı sevdi habîbim dedi.

Yeryüzünde cümle çiçek Mustafâ’nın teridir.

Cebrâîl da’vet kılınca mi’râca Muhammed’i,

Mi’râcında dilediği ümmetinin varıdır.

Sen ana ümmet olagör o seni mahrûm komaz.

Her kim anın ümmetidir sekiz cennet yeridir.

Her kim anın sünnetiyle farzını kâim tutar.

Ne diyem ki âkıbet soru hesaptan berîdir.

Suçlu suçsuz günâhkâr şefâat andan umar.

Ol cehennemde yananlar münkirin inkârıdır.

Yunus Emrem işbu sözü cân içinden söyledi.

Söyleyen bîçâre Yunus Tapduk Emre’m sırrıdır.

Yunus EMRE

Naat-ı Şerîf

Ol cihanın fahrinin sırrına kurban olayım

Sûre-i Levlâk inen şânına kurban olayım.

Gâbe gavseyni ev edna’sına kurban olayım.

Ben onun ilmine irfânına kurban olayım,

Ben onun esrâr-ı mi’racına kurban olayım.

Ol Ebû Bekr-ü Ömer-i Osman-ı Ali dört yârıdır.

Ol risalet bağının gülü gülzârıdır.

Cümle ashab bağının rahının envârıdır.

Ben onun âline Eshabına kurban olayım.

Ben onun Ashab-u ahbabına kurban olayım.

Ol Hasan hazretlerine zehir içirdi eşkıya,

Hem Hüseyin oldu susuz şehid-i Kerbelâ,

İkisi de aslı nesli cümle âli Mustafâ.

Ben onun evlâd-ı ensabına kurban olayım.

Ben onun evlâd-ı ashabına kurban olayım.

Cümle ümmet’den hayırlıdır O Şahın ümmeti,

Ümmetine cümleden evvel eder Hakk rahmeti,

Evliya onunla buldu bunca lütf-ü izzeti,

Ben onun lütfüna ihsanına kurban olayım.

Ben onun envâr-ı eltafına kurban olayhım.

Her ne denlü Enbiyâ-i Mürselîn kim geldiler.

Ümmeti olmaklığı Hakk’tan temenni ettiler.

Evliyâ ona Niyâzî kul-u kurban oldular.

Ben onun ayağının tozuna kurban olayım.

Yoluna gidenlerin izine kurban olayım.

Niyâzî MISRÎ

Cânân Diye Sevdim

Sevdim seni mâbuduma cânân diye sevdim.

Bir ben değil âlem sana kurbân diye sevdim.

Ecrâm-ı felek levh-i kalem mest-i nigâhın.

Dîdârına âşık ulu yezdân diye sevdim.

Mahşerde nebîler bile senden meded ister.

Gül yüzlü melekler sana hayran diye sevdim.

Bülbülde senin bağrı yanık âşık-ı zârın.

Feryâdı bütün ateş-i Sûzân diye sevdim.

Hûrîler ezelden beri şeydây-ı cemâlin.

Yanmıştı sana Yûsuf u Kan’ân diye sevdim.

Tâ Arş’a çıkar her gece âşıkların âhı

Âsîlere lütfun yüce fermân diye sevdim.

Aşkınla buhurdanlar gibi tütmekte gönüller.

Sensiz bana cennet bile zindan diye sevdim.

Doğ kalbime bir lâhzacık ey nûr-u dilâra.

Sevdânı gönül derdine dermân diye sevdim.

Evlâd-ı ayalden geçerek Ravzana geldim.

Ahlâkını medhetmede Kur’ân diye sevdim.

Kıtmîrinim ey şâh-ı rusül kovma kapından.

Âlemlere rahmet dedi Rahmân diye sevdim.

Ârifleri mesteyler iken mevlid-i pâkin.

Hep nûrlara gark olmada vicdân diye sevdim.

Vücudun Varlığından Geçmedin Sen

Vücudun varlığından geçmedin sen,

Hakk’ın varlığına vardım sanırsın.

Cenab-ı Aşkı Hakk’tan içmedin sen.

Erenler meclisini gördüm sanırsın.

Sende sen ben demek sende dururken,

Bakınca kendi varlığını görürken,

Sana baktıkça sen kendini görürken,

Cenab-ı Hazrete erdim sanırsın.

Aradan gitmedikçe sayrı suyru,

Tecellî eylemez Hak zât-ı Nûr’u,

Nedir fehmetmedin cenneti huru,

Sekiz uçmakları geçtim sanırsın.

Yürü Seyyid Nizam oğlu yarini,

Göreyim dersen ol zâtı pâki,

Aradan gitmeyince çeşmi Hakkı,

O vuslat âlemin gördüm sanırsın.

Seyyid NİZAMOĞLU

Aşkın Kime Yar Olur

Aşkın kime yar olur, daim işi zâr olur.

Durmaz gözünün yaşı, gözyaşı pınar olur.

Vay bu aşkın elleri, her kime uğrar ise,

Varını yağma eder, aklı tarımar olur.

Bu yolda canın veren, canan alır yerine,

Aşk pazarında anın, can ile Pazar olur.

İbrahim Ethem şahı, derviş eden aşkındır.

Aşkına düşen şahın, tahtı tarımar olur.

Ben de âr’ı terk edip, girdim bu dervişliğe,

Her kim senin aşkına, düştüyse bi âr olur.

Terk et Niyazi seni, bul anda ol Sultan’ı,

Her kim cânından geçer, ol vâsılı yâr olur.

Niyazî MISRÎ

Mevlid Okuyanlar Gelsin Diyeler

Çağırırlar ol kıyâmet gününde

Mevlid okuyanlar gelsin diyeler

Ellerine burdan berat vereler

Mevlid okuyanlar gelsin diyeler

Salıverin gitsin Cennet bağına

Salınsın ol, hem sağına soluna

Hakkı gör ne ihsan kuluna

Mevlid okuyanlar gelsin diyeler

Yedi tamu üstlerinden uçarlar

Sekiz Cennet kapıların açarlar

Eğnine hülle donları biçerler

Mevlid okuyanlar gelsin diyeler

İletip Cennet bağına varalar

Hulle donların boyunca giyeler

Canların rahmet suyuyla yuyalar

Mevlid okuyanlar gelsin diyeler

Ey Yunus ne acep divan imiş

Hep aşıklar gelmiş ol eve girmiş

Cümlenin maksudu bir didar imiş

Mevlid okuyanlar gelsin diyeler

Yunus EMRE


.