Fıkıh:

Fıkıh:

İmam-ı Âzam Ebû Hanife Hazretlerine göre fıkıh; ″Kişinin, kendi lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesidir. İlim ancak amel etmek içindir.″

Cenâb-ı Hakk Teâlâ Sûre-i Cuma, Âyet 5’te şöyle buyurmaktadır:

″Kendilerine Tevrat verildikten sonra, onunla amel etmeyenlerin hâli, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin hâli gibidir…″

Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmuştur:

لَا تَزُولُ قَدَمُ ابْنِ آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مِنْ عِنْدِ رَبِّهِ حَتَّى يُسْأَلَ عَنْ خَمْسٍ عَنْ عُمُرِهِ فِيمَ أَفْنَاهُ وَعَنْ شَبَابِهِ فِيمَ أَبْلَاهُ وَمَالِهِ مِنْ أَيْنَ اكْتَسَبَهُ وَفِيمَ أَنْفَقَهُ وَمَاذَا عَمِلَ فِيمَا عَلِمَ (ت عن ابن مسعود)

″Âdemoğluna şu beş şeyden hesap sorulmadıkça onun ayakları mahşer gününde Rabbinin huzurundan ayrılmayacaktır: Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nerede kazanıp nereye harcadığından ve öğrendiği ilimle nasıl amel ettiğinden.″[1]

Bu hususta İmam Kurtubî Hazretleri der ki: ″Bilenlerden maksat, dindar ve ilimleri ile amel eden âlimlerdir. O ilim ki, neticesinde amel olmazsa, Allah katında ilim sayılmaz.″ Nitekim İblis’in de yüksek bir ilmi vardı. Ancak bu ilmi onu azaptan kurtarmayacaktır. Çünkü ilmiyle amel etmedi, böylece kibirlenip küfre düştü. Bir kimseyi bilgi değil, ancak bildiği ile amel etmesi mesûliyetten kurtarır. İşte hakiki âlim de bildiğiyle amel eden kimsedir. Bu hususta Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

يَا حَمَلَةَ الْعِلْمِ اعْمَلُوا بِهِ فَإِنَّمَا الْعَالِمُ مَنْ عَمِلَ بِمَا عَلِمَ وَوَافَقَ عِلْمُهُ عَمَلَهُ... (الدارمى عن على)

″Ey âlimler topluluğu! İlimle amel edin, zîrâ âlim bildikleriyle amel eden ve ilmi ameline uyan kişidir…″[2]


[1] Sünen-i Tirmizî, Sıfat-ı Kıyâmet 1.

[2] Sünen-i Dârimî, Mukaddime 34


.