Teyemmümün Sahih Olmasının Şartları:

Teyemmümün Sahih Olmasının Şartları:

1- Niyet etmek. Teyemmüm edecek kimse, elini teyemmüm edeceği yer üzerine koyarken, temizlenmek veya abdestsiz yapılması câiz olmayan maksûd bir ibâdet için niyet etmesi lâzımdır. Maksûd ibâdetten maksat, başlı başına olan ibâdettir. Namaz kılmak, tilâvet secdesi yapmak, cenâze namazı kılmak gibi. Kişi, bu şekilde aldığı teyemmümle abdestsiz veya cünüp olarak yapılması câiz olmayan her ibâdeti yapabilir, dilediği namazı kılabilir, Kur’ân’a dokunabilir.

Kişinin temizlenme veyahut namaz kılmaya niyet etmesi yeterli olup, abdestsizlik veya cünüplükten söz etmesi sahih olan görüşe göre şart değildir. Bu sebeple bir kişi cünüplükten kurtulmak için teyemmüm etse, bununla abdestsiz yapılması yasak olan her ibâdeti yapabilir.

Fakat bir kimse sâdece maksud olmayan yani bir ibâdete vesîle olan şeye niyetle teyemmüm alsa, o teyemmümle namaz kılamaz. Meselâ: Ezan okumak, kamet getirmek, kabirleri ziyaret etmek, ölüyü defnetmek veya herhangi bir hayırlı işte bulunmak maksadıyla teyemmüm etse, bu teyemmümle namaz kılamaz.

Eğer bir Hristiyan, Müslüman olmak için teyemmüm eder ve ondan sonra Müslüman olursa, İmam Ebû Hanife ile İmam Muhammed’e göre, teyemmüm etmiş sayılmaz. İmam Ebû Yusuf ise, ″Adam teyemmümlüdür″ demiştir. Çünkü adam maksud bir ibâdeti kasdetmiştir. İmam Ebu Hanife ile İmam Muhammed; ″Teyemmüm ancak, abdestsiz veya cünüp olarak yapılması câiz olmayan bir ibâdeti yepabilmek için temizleyici olmuştur. Kişi, abdestsiz veya cünüpken de Müslüman olabilir″ demişlerdir.

İmam-ı Âzam, İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed; teyemmüm abdeste kıyas olunamaz. Çünkü suyun kendisi temizleyicidir. Niyet olsun olmasın su temizleme vazifesini yapar. Ama toprak su gibi temizleyici değil bilakis kirleticidir. Onun temizleyici olması niyet iledir.

2- Hakikaten veya hükmen teyemmümü mübah kılacak bir özrün bulunması. Su, temizlenecek kimsenin bulunduğu yerden en az bir mil (1600 m.) uzakta bulunması[1] veya yanında su var ise de bir kimsenin yıkandığı takdirde hastalanmaktan veya hastalığının artmasından yahut uzamasından kendi tecrübesine veya bir doktorun beyanıyla korkması durumu teyemmüm yapmayı mübah kılan bir özürdür.

Yakınında bulunan suyu kullanması hâlinde cana, mala, ırz ve emânete ait bir tehlike bulunması yahut hasta olanın hastalığının artmasından korkması veya bulunulan suyun abdeste veya gusüle yetmemesi veya bulunulan suyun abdeste veya gusüle kullanılması durumunda kendisinin veya arkadaşının veya hayvanın susuzluktan helâk olacağına zannı gâlip gelmesi yahut kuyudan suyu çıkarabilmek için ip ve kova bulunmaması veya bulunulan su ile abdest alındığı veya gusül edildiği takdirde, bayram ve cenâze namazlarının tamamen geçmesinden korkulması hallerinde su hükmen bulunmamış sayılır, böyle durumlarda kişi teyemmüm edebilir. Yine, sâdece namazı kaçırmak korkusu ile kazâsı mümkün olan namazlar için teyemmüm etmek câiz olmaz. Cumâ ve diğer vakit namazları gibi. Çünkü bunlara yetişilemezse, Cumâ yerine öğle namazı kılınır. Vakit namazlarına yetişilemezse, bunlar kazâ edilir.

Cünüp olan kişi, eğer guslettiği takdirde soğuktan öleceğinden veya hastalanacağından korkarsa yine teyemmüm eder.[2]

Teyemmüm etmek isteyen kimse, eğer yakınında su bulunduğunu tahmin etmezse araştırmak zorunda değildir. Zîrâ çöllerde ekseriyetle su bulunmadığı gibi bulunduğunu gösteren bir belirti de bulunmaz. Bunun için böyle yerlerde kişi, araştırıp da bulamamış sayılır. Yakınında su bulunduğunu tahmin eden kimse ise, araştırma yapmadan teyemmüm edemez. Zîrâ varlığını gösteren bir belirti bulunduğuna göre, bu kimse su bulmuş sayılır. Kişinin, suyu araştırma alanı da bir ok atımı kadar olup arkadaşlarından geri kalmaması için bir mile varmaz.[3]

3- Teyemmüm edilecek toprağın her bakımdan temiz olup kendisinde pislik bulunmamış olması. Zîrâ Allah’u Teâlâ Âyet-i Kerîme’de: ″… Temiz toprak ile yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi mesh ederek teyemmüm edin…″[4] diye buyurmuştur.

İmam-ı Âzam ve İmam Muhammed’e göre; yer cinsinden olan (toprak, kum, taş, kireç gibi) her şey ile teyemmüm etmek câizdir. İmam Ebû Yusuf’a göre ise; teyemmüm hâlis topraktan başka hiçbir şeyle câiz değildir. Yani ot bitiren topraktan başka bir şeyle teyemmüm edilemez, demiştir.

″Taş, yer cinsindendir. Bunlarla teyemmüm etmek câizdir. Ama altın, gümüş, demir yer cinsinden değildirler. Bunlarla teyemmüm de câiz değildir″ demişlerdir.[5]

4- Yüz ile kolları tamamiyle kaplayacak şekilde meshetmek. Kaşlar ile gözler arası, sakal başı ile kulaklar arası, burnun iki yanı kısaca yüzün her tarafı meshedilmelidir. Ellerini de dirsekleriyle beraber mesheder. Çünkü teyemmüm abdestin yerini tutmaktadır. Parmaktaki yüzüğü de çıkarmak ve parmakları hilâllemek lâzımdır. Yüzüğü oynatmak da yeterli olur, demişlerdir. Diğer bir görüşe göre, bu uzuvların çoğu kısmı meshedilirse yeterli olur.

5- Teyemmüm meshini elin tamamı veya çoğu ile etmek. İki parmakla yapılan teyemmüm sahih değildir.

Eli çolak olup suyu kullanamayan kimse, yardımcısı yok ise yüzünü ve kollarını yere sürmek sûretiyle teyemmüm edebilir. Elleri ve kolları kesilmiş kimse de yalnız yüzünü yere sürerek teyemmüm yapar, yüzünde yara bulunsa teyemmüm etmeksizin namazı kılar.

6- Teyemmümün iki elin iç yüzü ile aynı yere vurulsa bile iki darbe ile olması. Ayrıca bir kimseye niyet edince başkası vâsıtası ile de teyemmüm ettirilebilir.

7- Teyemmüm ederken hayız, nifâs, abdestsizlik gibi teyemmüme aykırı hallerin kesilmiş olması. Meselâ: Bir uzuvdan çıkan kan, daha kesilmeden abdest alınamayacağı gibi teyemmüm de yapılmaz.

8- Mum, elde kurumuş hamur gibi teyemmüm meshine mâni olan şeyin vücuttan giderilmesi.


[1] Mültekâ Tercümesi, Mevkûfat, c. 1, s. 35; Hidâye Tercümesi, c. 1, s. 53.

[2] Bakınız: Hidâye Tercümesi, c. 1, s. 54.

[3] Hidâye Tercümesi, c. 1, s. 59.

[4] Sûre-i Mâide, Âyet 6.

[5] Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 1, s. 152.


.