NAMAZI BOZAN VE BOZMAYAN ŞEYLER:

NAMAZI BOZAN VE BOZMAYAN ŞEYLER:

1- Namazda her türlü konuşma namazı bozar; ister unutma, ister uyku hâlinde olsun. Yani bilerek, bilmeyerek, hatâ ederek, yanılarak, uyuklayarak meydana gelen konuşmaların hepsi namazı bozar. İmam Şâfii’ye göre ise, hatâ ederek veya unutarak konuşmak namazı bozmaz.

Namazda kendisi işitecek kadar gülmek namazı bozar. Ancak tebessüm namazı bozmaz. Yanındaki işitecek kadar bir gülme olursa da hem namaz, hem de abdest bozulur.

2- Namazda, insanların sözlerine benzer bir tarzda duâ etmek ve halktan istenilmesi mümkün olan bir şeye duâ etmek namazı bozar. Meselâ: اَللّٰهُمَّ الْبِسْنِى ثَوْبًا وَزَوِّجْنِى فُلَانَةَ وَارْزُقْنِى اَلْفَ دِينَارٍ ″Allâhümme’l-bisnî sevben ve zevvicnî fülânete ve’r-zuknî elfe dinârin (Allah’ım! Bana bir elbise ihsan et ve bana falanca kızı nasip et ve bana bin dinar rızık olarak ver)″ demek gibi. Bu ifadeli arapça olarak söylese dahi namaz bozulur.

3- Namazda iki harfli olsa bile; inlemek, ah! uh! eh! uf! tûh! demek namazı bozar. İmam Ebû Yusuf’a göre; ah! gibi iki harfli olursa namazı bozmaz; üç harfli olursa ittifakla namazı bozulur. Fakat hasta olan kimsenin, kendini tutamayarak inlemesi ah! uh! of! uf! demesi namazını bozmaz. Zîrâ hastanın kendini tutamayarak aksırması, geğirmesi gibi olur.

Bir toza üflemek de namazı bozar.

4- Namaz kılan kimse, ağrıya veya başına gelen musîbetten dolayı sesli ağlarsa namazı bozulur. Çünkü bunda yaygara kopararak ve üzüntüyü belirterek, ″Bana yardım edin″ demek vardır. Bu ise insanların sözlerindendir. Fakat kıraatta geçen Cennet ve Cehennem için ağlarsa namazı bozulmaz. Çünkü bu ağlama huşûya delâlet eder. Kısaca namazda ağlamak Allah için olursa güzeldir, namazı bozmaz.

Cemaatten biri, imamın okuduğu Kur’ân-ı Kerîm hoşuna giderek ağlasa veya ″Evet″ dese bakılır; eğer bu, bir huşû eseri ise, namazı bozulmaz. Fakat sâdece nağmenin güzelliğinden lezzet duyma eseri ise namazı bozulur.

5- Bir özrü olmadan öksürmek namazı bozar. Fakat bir özürden dolayı, meselâ; namazını düzeltmek, kıraatini güzelleştirmek veya kendi imamının bir kıraat hatâsını düzeltmek için olursa namazı bozulmaz.

6- Aksıran kimseye namazda ″Yerhamukellâh″ demek namazı bozar. Bu cümle ile namazın bozulması insanların kelâmı olduğu içindir. Ama aksıran veya işiten ″Elhamdulillâh″ dese namazı bozulmaz. Çünkü bu cümle örfen cevap değildir. Fakat aksıran kimsenin kendi kendine ″Yerhamukellâh″ demesi namazını bozmaz.

7- Bir kimse, namaz kılan bir kimseye; ″İstediğin şey oldu.″ Namaz kılan da cevap kasdıyla; ″Elhamdulillâh″ dese namazı bozulur. Bir kimse, namaz kılan bir kimseye; ″Allah’tan başka ilah var mıdır?″ Namaz kılan da cevap kasdıyla; ″Lâ ilâhe illallâh″ dese namazı bozulur. Bir kimse, namaz kılan bir kimseye şaşılacak bir şey söylese, namaz kılan da cevap kasdıyla ″Subhânallâh″ dese namazı bozulur. Bir kimse, namaz kılan bir kimseye gelerek, ″Falanca öldü.″ Namaz kılan da cevap kasdıyla; ″İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn″ dese namazı bozulur. Namaz kılan şaşılacak bir vaziyet karşısında; ″Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh″ dese namazı bozulur. Bunlarda namazın bozulması İmam-ı Âzam ile İmam Muhammed’e göredir. Çünkü bu cümleler, cevap olarak vâki olmuştur. İmam Ebû Yusuf’a göre ise, bunların hiçbiri ile namaz bozulmaz. Çünkü bu cümlelerin hepsi senâdır, cevap olmakla mânâları değişmez.

Eğer namaz kılan, bu cümlelerle (subhânallâh demek gibi) kendisinin namazda olduğunu bildirmek isterse, namazı ittifakla bozulmaz. Zîrâ bu hususta Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

إذَا نَابَتْ أَحَدَكُمْ نَائِبَةٌ فَلْيُسَبِّحْ فَإِنَّ التَّسْبِيحَ لِلرِّجَالِ وَالتَّصْفِيقَ لِلنِّسَاءِ.

″Herhangi biriniz namazda bir olayla karşılaştığı zaman tesbih getirsin. Fakat tesbih erkeklere, el çırpma kadınlara mahsustur.″[1]

8- Namazda, Allah’u Teâlâ’nın adı işitilince ″Celle celâlühû″ demek, Peygamber Efendimizin adını işitilince ″Salât-u selâm″ okumak ve başka bir namaz kılanın ″Vele’d-dâllîn″ demesini işitip ona ″Âmin!″ diyen bir kimsenin namazı bozulur. Burada kastedilen cemaatle namaz değildir. Herkesin ferdi olarak namaz kıldığı durumdur.

9- Kur’ân-ı Kerîm’in içinde veya Hadis-i Şerif’lerde bulunan bir duâyı namaz içinde okumak, namazı bozmaz.

10- Namazda bir kimseye selâm vermek veya başkasının selâmını almak, namazı bozar.

11- Namaz kılan bir kişiye; ″İleri git, yanında namaz kılacak kimseye yer ver″ denilip, o da bu emre uyarak hareket etse, namazı bozulur. Çünkü namaz içinde Allah’tan başkasının emrine uymuş olur. Fakat kendiliğinden biraz çekilerek namaz kılacak kimseye safta yer vermesi, namazı bozmaz.

12- Namaz kılan kişinin, dışardan birine namazda değilmiş hissini verdiren hareketlerde bulunması, namazı bozar. Buna, ″Amel-i kesir (çok iş)″ denir. Yani bunu işleyen kimseyi dışarıdan bir kimse gördüğü zaman, namazda olmadığından şüphe etmez. Böylesine hareketlerin tek bir tanesinin bir kereye mahsus olmak üzere yapılması dahi namazı bozar. Özetle namaza ve namazı düzeltmeye ait olmayan ve çok iş sayılan bir hareket, namazı bozar. Meselâ: Namaz kılanın yemesi, içmesi amel-i kesir’dir, namazı bozar. Ancak dişler arasında yemek kırıntıları yutulursa, eğer nohut miktarından az ise namaz bozulmaz. Nohut miktarından çok ise namaz bozulur. Yine, ağızda bulunan bir şeker parçasının, namazda çiğnenmediği halde tadı boğaza gitse, namazı bozar. Fakat namazdan önce yenmiş bir yemeğin ağızda kalmış olan tadı, namaz içinde tükürükle boğaza gitse, bununla namaz bozulmaz. Yine, namazda sakız gibi bir şey, arka arkaya üç kez çiğnenecek olsa, namaz bozulur. Yutulmasa da böyledir. Ancak ağız dolusundan az olan bir kusuntu, elde olmayarak yutulursa, bununla namaz bozulmaz.

- Kişinin, namazda olduğu hususunda gören bir kimseyi şüpheye düşürücü küçük hareketlerde bulunması ise namazı bozmaz, fakat mekruhtur. Buna da ″Amel-i kalil (az iş)″ denir. Yani bunu işleyeni gören kimse, onun namazda olup olmadığından şüpheye düşer. Ancak ″Amel-i kalil″ denilen hareketlerin, üç tanesi namazın bir rek’atı içinde peşpeşe yapıldığı takdirde bir amel-i kesir yerine geçerek namazı bozar. Üç kere bedeni kaşımak, bedenden üç kıl koparmak gibi. Eğer bunlar birbiri ardınca olursa, namaz bozulur. Ayrı ayrı zamanlarda olursa namaz bozulmaz. Şöyle ki; bir kimse namazda iken vücudunu bir kere veya arka arkaya iki kere veya değişik rek’atlarda birer, ikişer kere kaşısa, namazı bozulmaz. Fakat bir rek’atta birbiri ardınca üç defa kaşısa, bozulur. Ancak bir organını, elini tekrar kaldırmadan birkaç defa kaşıması, bir defa kaşıma sayılır.

- Bunlara kıyas olarak; bit öldürmek de namazı bozmaz.

- Namazda bir kimsenin birbiri ardınca hiç durmadan en az üç adım atması amel-i kesir olduğundan namazı bozar. Namazın bozulmaması için atılan adımın bir safı geçmemesi ve yönünün de kıbleden ayrılmaması gerekir.

- Namaz kılan kimse, hayvanına bir rek’atta bir defa vursa, ikinci rek’atta bir defa daha vursa, namazı bozulmaz. Bir rek’atta iki defa vursa, yine namazı bozulmaz. Ama bir rek’atta üç defa vursa, namazı bozulur. Fakat kamçı veya eliyle bir kimseye vursa, vuranın namazı bozulur. Çünkü bu, çok iş ve harekettir.

- Yine, hayvanın yürümesi için, bir ayağı iki defa hareket ettirmek namazı bozmaz. Fakat iki ayağı hareket ettirmek bozar, iki ayak, iki el yerinde sayılır. Yani iki el ile yapılan bir iş, amel-i kesir sayılır, namaz da bozulur.

- Namazda iken hayvana binmek, namazı bozar, fakat namazda iken hayvandan inmek bozmaz.

- Namaz içinde bir ayakkabıyı iki el ile giymek, namazı bozar. Fakat ayağındaki ayakkabılarını ayaktan kolayca çıkarıvermek, namazı bozmaz.

- Namazda iken kapıyı kapasa, namazı bozulmaz. Eğer kapıyı açarsa, namazı bozulur.

- Bir kimse yanılarak veya kasden bir buğday tanesi yese, bir damla su içse, gözüne sürme çekse, bedeninin herhangi bir yerine yağ sürse, baş ve sakalının saçlarını tarasa veya örse namazı bozulur. Çünkü bunlar birer çok iştir.

- Namazda çocuğu alıp süt vermek, namazı bozar. Namaz kılmakta olan bir kadının memesini çocuk kendi başına tutup emecek olsa bakılır; eğer süt çıkmaksızın bir iki defa emmiş olursa, namaz bozulmaz. Fakat süt çıkarsa veya süt çıkmaksızın iki defadan çok emerse, namaz bozulur.

- Namaz içinde bulunan bir erkeği, zevcesinin öpmesi veya okşaması ile namazı bozulmaz. Ancak erkeğin şehveti uyanırsa, bozulur. Fakat bir kadının namazı, kocasının kendisini şehvetle okşaması ile veya ister şehvet olsun, ister olmasın öpmesiyle bozulur. Çünkü cinsel yaklaşma konusunda kocanın hareketi asıldır.

- Namazda tekrarlama yapılmaksızın, bir el ile baştan sarığı veya giysiyi kaldırıp yere koymak veya bunları yerden kaldırıp başa koymak, namazı bozmaz. Bunlar, amel-i kalil sayılır. Fakat bunları yerden kaldırıp başa koymak çok iş ve harekete muhtaç olursa, namazı bozar.

13- Namaz kılan kimse, bir kitaba baksa yahut bakıp mânâsını anlasa, namazı ittifakla bozulmaz; gerek Kur’ân-ı Kerîm olsun, gerek başka kitap olsun. Çünkü bir kitaba bakmak ve anlamak amel-i kesir yani çok iş ve hareket olmadığından namazı bozmaz.

Kur’ân-ı Kerîm’den yüzüne bakarak okumak ise namazı bozar. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’e bakarak okumak, başkasından öğrenmek gibidir. İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed’e göre ise, namazı bozmaz. Çünkü Kur’ân-ı Kerîme bakmak ibâdettir.

Namazda Kur’ân-ı Kerîm’in yüzüne bakarak en az bir âyet miktarı okununca, namaz bozulur. Bu husus İmam-ı Âzam’a göredir. İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed’e göre ise, okunan Kur’ân az olsun çok olsun, namazı bozmaz.

14- Bir kimse, namazda kendi imamından başka bir kimsenin okuduğu Kur’ân-ı Kerîm’deki yanlışlığı veya takıldığı yeri düzeltse, namazı bozulur. Çünkü burada öğretme ve öğrenme vardır. Öğretme ve öğrenme ise, çok harekettir. Kendi imamının kıraatını düzeltse namazı bozulmaz. Eğer imam namaz câiz olacak kadar okuduktan sonra tıkanırsa, hemen başka bir âyete geçmelidir.

15- Bir maksada bağlı olmayarak kalbe gelen kuruntular ve işler namazı bozmaz. Onun için, bir kimse namaz içinde dili ile söylemeksizin düşüncesi ile bir şiir veya bir hutbe düzenleyecek olsa, günah işlemiş olur. Çünkü böyle yapan kimsenin kalbi, namazda başka şeyle uğraşmış olur. Bununla beraber namazı bozulmaz.

16- Namaz içinde bayılma ve çıldırma halleri namazı bozar.

17- Dört rek’atlı bir namazı, cehaletle iki rek’at zannederek birinci oturuştan sonra selâm veren kimsenin namazı bozulur. Dört rek’atlı farzlarda, mukim iken kendini seferî zannederek iki rek’atta selâm vermek de böyledir. Yatsının farzını Terâvih, öğlenin farzını Cuma veya sabah namazı zannederek birinci oturuşta selâm verilmesi de böyledir.

18- Bir namazı kılarken, başka bir namaza geçmek maksadıyla tekbir almak, önceki başladığı namazı bozar. Yani ikinci bir namaza başlanmış olduğundan, önceki kıldığı namaz bozulmuş olur.

19- Namazın sonunda teşehhüd (Tahiyyat) miktarı oturduktan sonra namaz içindeki secdelerden birini veya tilâvet secdesini yapmadığını hatırlayan kimse yapmadığı secdeyi yerine getirdikten sonra ka’de-i ahîre’yi (son oturuşu) iade etmezse namazı bozulmuş olur. Fakat bu kimse unutmuş olduğu secdeyi iade edince son oturuşta sehiv secdesi yaparsa namazını tamamlanmış olur.

20- Teyemmümle namaz kılanın suyu görmesiyle namazı bozulur. Namaz içinde mesh müddetinin bitmesi ile de namaz bozulur.

21- Yerde namaz kılanın, secde ettiği yerden bir kimse geçse, geçen günahkar olur, ama namaz kılanın namazı bozulmaz. Namazda olan bir kimsenin önünden kadının geçmesi de namazı bozmaz. Zîrâ Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem:

فَادْرَءُوا مَا اسْتَطَعْتُمْ (عن أبى سعيد الخدري)

″Namazı hiçbir şeyin geçmesi bozmaz″[2] diye buyurmuştur.

Namaz kılınan yer, bir adam boyu kadar yüksek olursa, geçen günahkar olmaz. Çünkü o yükseklik sütre olmuş olur. Namaz kılanın önünden yan yana iki kişi geçse, biri günahkar olur diğeri olmaz. Çünkü birisi diğerine sütre olur. Sütre hakkında daha geniş bilgi için ″Namazın sünnetleri″ bölümüne bakınız.

22- Tertib sahibinin (beş vakit namazını düzenli olarak kılan kişinin), geçirmiş olduğu bir namazını hatırlaması, namazı bozar. Meselâ: Tertip sahibi olan bir kimse, eğer öğle namazını kılmamışsa, o namazı kazâ etmeden ikindi namazını kılamaz. Bu hususta Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

مَنْ نَسِىَ صَلَاةً فَلَمْ يَذْكُرَهَا اِلَّا وَهُوَ مَعَ الْإِمَامِ، فَلْيُصَلِّ الَّتِى نَسِيَهَا ثُمَّ لِيُعِدِ الَّتِى صَلَّاهَا مَعَ الْإِمَامِ. (عن بن عمر)

″Bir kimse namazı unutup da onu hatırlamazsa, ancak imamla beraber kılarken hatırlarsa, unutmuş olduğu namazı kılsın, sonra imamla beraber kılmış olduğu namazı tekrar kılsın.″[3]

Bu Hadis-i Şerif’te cemaatle namaz kılan kişinin durumu anlatılmaktadır. Bu kişi, imamla beraber namazını tamamlar. Namaz bitince önce geçirmiş olduğu namazı kazâ eder, sonra da imamla kıldığı namazı iâde eder. İmamla kıldığı namaz da nâfile hükmünde olur. Ferdi olarak kılan kimse ise, dilerse hatırladığı anda namazı bozar, önce geçirmiş olduğu namazı kazâ eder, daha sonra da vaktin namazını kılar.

Bu hususta geniş bilgi için ″Tertib sahibi″ bölümüne bakınız.

23- İmama uymuş olan kimse, bir rükünde imamla birlikte olmayarak onu geçerse, namazı bozulur. Meselâ: İmam daha rükûya veya secdeye gitmeden, muktedî (imama uyan) rükûya veya secdeye gidip başını kaldırsa namazı bozulur. Ancak imam, daha selâm vermeden bu rükûyu veya secdeyi imam ile veya ondan sonra iade ederse, bozulmaz.

24- İmamdan ileri durmak namazı bozar.

26- Secdede iki ayağını yerden kaldırmak, namazı bozar.

27- Namazda olan bir kimse, göğsünü özürsüz olarak kıbleden döndürse, namazı bozulur. Sâdece boyun ile başını çevirmek namazı bozmaz, ama mekruhtur.

28. Namazda Allah korkusundan ağlamak namazı bozmaz. Fakat bunun haricindeki ağlamalar namazı bozar.

Bu hususta Abdullah b. eş- Şihhîr Radiyallâhu anhu’dan şu Hadis-i Şerif nakledilmiştir:

رَأَيْتُ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُصَلِّي وَفِي صَدْرِهِ أَزِيزٌ كَأَزِيزِ الرَّحَى مِنْ الْبُكَاءِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ (د عن عبد اللّٰه بن الشخير)

″Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem bir gün bize namaz kıldırırken ağlıyor ve göğsünden âdeta kaynayan bir tencerenin çıkardığı ses gibi sesler geliyordu.″[4]

Bu hadiste namazda ağlamanın yalnızca Allah korkusu gibi uhrevî bir sebebe bağlı olduğu ortadadır. Dolayısıyla söz konusu hüküm, sâdece bu hadisin bağlamıyla sınırlı olup dünyevî bir sebeple yada vücuddaki bir ağrı, sızı sebebiyle ağlamak buna kıyas edilemez. Çünkü bu hadis genel kuralın aksine bir hüküm getirmektedir. Ağlamak aslında bir tür konuşma olması yönüyle gülmek gibidir ve kural gereği her türlü ağlamanın namazı bozması gerekir.[5]


[1] Şemseddin Serahsî, el-Mebsut, c. 2, s. 74; Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 1, s. 87; Taberânî, Mu’cem’ul-Kebir, Hadis No: 5617; Ahmed b. Hanbel, Müsned, Hadis No: 9990; Sahih-i Buhârî, Amel fi’s-salât 5; Sahih-i Müslim, Salât 23 (106-107 Sünen-i Ebû Dâvud, Salât 173; Kütüb-i Sitte, Hadis No: 2696.

[2] Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 1, s. 89-90; Hidâye Tercümesi, c.1, s. 140-141.

[3] Mültekâ Tercümesi, Mevkûfat, c. 1, s. 105; Hidâye Tercümesi, c. 1, s. 163; İmâm Malik, Muvatta, Kasr’us-Salât 77.

[4] Sünen-i Ebû Dâvud, Salât 157.

[5] Hadislerle Hanefi Fıkhı, c. 4, s. 64.


.