BAYRAM NAMAZI KILAMAYANLARIN YAPMASI GEREKENLER

BAYRAM NAMAZI KILAMAYANLARIN YAPMASI GEREKENLER

Kendilerine Cuma namazı farz olan kimselere, Ramazan ve Kurban bayramı namazlarını kılmak vâciptir. Cuma namazının sıhhat ve edâ şartları Bayram namazları için de geçerlidir. Bu sebeple Cuma namazı için gerekli olan şartlar ne ise Bayram namazını kılmak içinde aynı şartlar geçerlidir. Bizler şuanda nasıl Cuma namazını kılamıyorsak, Bayram namazını da aynı sebeple kılamayacağız. Cuma namazını kılamadığımızda nasıl ki on rek’at nafile namaz kılmamız gerektiği Hadis-i Şerif’te[1] tavsiye edilmişse, Bayram namazlarını kılamayan kimseler için de Bayram namazı vakti girince dört rek’at nafile namaz kılınması gerektiği tavsiye edilmiştir. Hanefi mezhebine göre hüküm böyledir. Bayram namazında cemaat şart olduğu için, Bayram namazını imamla kılamayan kimse kazâ etmez, Cuma namazının kazâ edilmediği gibi. Yani Bayram namazına yetişemeyen kimse, kendi başına Bayram namazı kılamaz. İsterse dört rek’at nâfile namazı kılar. Bu, bir kuşluk namazı yerine geçer, sevâbı büyük olur.

Ayrıca Sûre-i Bakara, Âyet 185’de: ″… Umulur ki bu şekilde orucun sayılarını tamamlarsınız ve size hidâyet buyurmuş olduğundan dolayı Allah’u Teâlâ’ya tekbirde bulunursunuz ve şükredersiniz″ diye buyrulduğu için, oruç tamamlandığında tekbir getirmemiz emredilmiştir. Bu tekbirler, Hanefi mezhebine göre; Ramazan ayı bittikten sonra bayram günü, bayram namazı içerisinde getirilen tekbirlerdir. Ancak Bayram namazını kılamadığımızdan dolayı dört rek’at olarak kılacağımız nafile namazın sonunda teşrik tekbiri gibi tekbir getirilmesi de güzel olur.

Bizler Cuma ve Bayram namazlarını bundan önce hiç aksatmadan kılmaya özen gösterdik ve aynı şekilde kılmayı da arzuluyoruz. Ancak hastalık sebebiyle devletin almış olduğu tedbirler doğrultusunda Cuma ve Bayram namazları şuan kılınamamaktadır.

Yapılamayan ibâdetlerin telafisi hakkında yine şu Hadis-i Şerif’ler nakledilmiştir:

Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

مَنْ نَامَ عَنْ حِزْبِهِ أَوْ عَنْ شَيْءٍ مِنْهُ فَقَرَأَهُ مَا بَيْنَ صَلَاةِ الْفَجْرِ وَصَلَاةِ الظُّهْرِ كُتِبَ لَهُ كَأَنَّمَا قَرَأَهُ مِنَ اللَّيْلِ (م د ت عن عمر بن الخطاب)

″Bir kimse hizbini (virdini) veya onun bir kısmını okumadan uyur kalır da, sonra onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa kendine o virdi gece okumuş gibi sevap yazılır.″[2]

Hz. Âişe Radiyallâhu anhâ da Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem hakkında şöyle buyurmuştur:

كَانَ إِذَا نَامَ مِنَ اللَّيْلِ أَوْ مَرِضَ صَلَّى مِنَ النَّهَارِ ثِنْتَيْ عَشْرَةَ رَكْعَةً (م د عن عائشة)

″Hastalık veya bir sebeple gece teheccüd kılamayınca, gündüz on iki rek’at namaz kılarlardı.″[3]

Sürekli yapılan bir ibâdet, istemeyerek terkedildiğinde Allah’u Teâlâ, o kulun niyetine göre, aynı o ibâdeti yapmış gibi sevap verir. Bu hususta da Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem:

نِيَّةُ الْمُؤْمِنِ خَيْرٌ مِنْ عَمَلِهِ وَنِيَّةُ الْفَاجِرُ شَرٌّ مِنْ عَمَلِهِ (طب)

Mü’minin niyeti yaptığı amelinden hayırlıdır, Münâfığın niyeti de yaptığı amelinden (yaptığı fesattan) şerlidir″[4] diye buyurmuştur. Bu Hadis-i Şerif’e göre; Mü’min, niyeti ile yaptığı amelden daha fazla sevap alıyor. Münâfık da, niyeti ile yaptığı fesattan daha fazla günah kazanıyor. Kişinin niyeti, sevabı da günahı da kat kat fazlalaştırıyor.

www.nadiriler.com


[1] Bakınız: Günyet’üt-Tâlibîn, c. 2, s. 203.

[2] Sünen-i Ebû Dâvud, Salât’ut-Tatavvû 19; Sahih-i Müslim, Salât’ül-Müsâfirîn 15 (142 Sünen-i Tirmizî, Cuma 56.

[3] Sahih-i Müslim, Salat’ul-Musâfirîn 17; Râmûz’ul-Ehâdîs, s. 541/4; Kenz’ul-Ummal, Hadis No: 17988.

[4] Bakınız: Kenzü'l-İrfan Hadis No: 30; Taberânî, Mu’cemu’l-Kebir, Hadis No: 5809; İhyâu Ulumi'd-din c. 4, Hadis No: 475, s. 660.


.